Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Ana karakterimiz Nora Seed hayatına son verdiği anda yaşamla ölüm arasında kalıyor ve kendini zamanın durduğu Gece Yarısı Kütüphanesi’ nde buluyor. Kütüphanede milyonlarca kitap var. Bu kitaplar Nora’ nın yaptığı seçimleri eğer farklı yönde yapsaydı o seçimler sonucu yaşayacağı hayatları yaşama şansı veriyor. Pişman olduğu seçimlerin tam tersini yaptığında ne olacağını kök yaşamında ki hayatından daha iyi olup olmadığını görüyor veyahut deneyimliyor diyebiliriz.
İnsana katkısı olabilecek bir kitap bence. Herkese farklı bir açıdan dokunabilir. Yaptığımız seçimler sonucu oluşan olasılıkların devamında yapacağımız seçimlerde bir çok olasılıklara kapı açıyor. Ama baktığımızda ya da geriye dönüp o seçimi değilde başka şeyi tercih ettiğimizde hayatımızdan üzüntü, pişmanlık veya acı gibi bir çok duygu eksilmiyor. Aksine bunlar hep var olacak şeyler. Önemli olan bu olaylar karşısında bizim takındığımız tavır ya da düşüncelerimiz. Bizim bu durumu nereye, hangi noktaya taşıdığımız.
·
Puan vermedi
Tüm duyguları size dolu dolu yaşatan, özellikle kalın kitapları es geçenlerin bile okuyunca bağımlısı olacağı bir kitap.
Bence kalın kitaplar içerik olarak daha zengin, betimlemeleri daha güçlü ve özellikle karakterleri daha ayrıntılı işlemeleri açısından çok daha iyi.
Peki bu kitabın konusu ne ?
Konusu Avrupada hapishaneden kaçan Lin adlı karakterimizin Hindistan da bombay şehrine sığınması ve oradaki maceraları diyebilirim
Zaten okurken Hindistana gitmiş kadar oluyorsunuz. Hatta öğrendiğim ilginç bir detayı sizinle paylaşmak istiyorum. Kitapta şöyle bahsediyordu;
Ayakta duran adamlar var. Bu adamlar hayatlarının geri kalanında asla oturmamaya yemin etmişler. Gece gündüz her zaman ayakta duruyorlar. Uyurken de kendilerini koşum bantlarına bağlayıp uyuyorlarmış. Bununla ilgili internette görseller var bakabilirsiniz.Bunu yapmalarındaki amaç ise işledikleri günahın kefaretini ödemekmiş.Böyle daha bir sürü bilgiler edindim yeri geldi ,Hindistan caddelerinde gezdim. İnsanların duygularına ortak oldum. Hiç bitmemesini istediğim maceraydı.
Bir de kitabın işleniş boyutu var tabi. Bu romanda Attila İlhanın şiirlerinde kullanmış olduğu 'sinematografik' havayı belirgin bir şekilde gördüm. Gözümün önünde birkaç sezonluk dizi çektim diyebilirimm. Gayet akıcı ve sade dil olmasına rağmen güçlü bir şekilde olay örgüsünü sıkmadan okuyucuya da geçirmiş.
Biz daha bir okur olarak ne isteyebiliriz ?
Herkese keyifli okumalar.
Kitabı okumaya başladığımda kendimle konuşuyor, dertleşiyor gibi oldum. Okuduğum her bölümde, hatta özellikle "Kuş Bakışı" bölümde bazı şeylerin farkına vardım. Son üç yılda yaşadığım sıkıntılarla, sağlıkla, ölüm ile imtihan edildiğimi düşünüyorum. İnsan böyle zamanlarda üzüntüden ve yorgunluktan doğru düşünemiyor ya da fark edemiyor. Bu tür kitaplar işte o zaman çok daha verimli oluyor.
"Kendini sevmek diğer tüm sevgilerin başlangıcıdır."
Yazarımızın vurguladığı gibi başkaları için değil kendiniz için yaşayın. Kendinize değer verin.
Etrafınızdaki insanları iyi seçin. Hedeflerinize odaklanın. Pes etmeyin. Kıyas yapmayın. Ve en önemlisi şükredin. Bunca sıkıntı içinde bile şükrediyorum. Belki bu günlerim yaşadığım en iyi günler. Yarın ne olacağını bilemeyiz. Geçmişe takılıp kalmamak lazım. Geleceğe bakmak, sakinleşmek, sabretmek, umutlanmak, başkalarına umut olmak lazım. Karamsar ya da bitkin mi hissediyorsunuz? "Tükenmek" bölümünde yazarımızın sıraladığı bir kaç madde var. Bunları okuyup tükenmişlik hali içinde olup olmadığınızı anlayabilirsiniz.
Sanırım devam edersem tüm kitabı baştan yazmış olacağım. Bir kaç alıntı bırakıyor ve okumanızı öneriyorum
"Bilmek her zaman bildirmez ama bilirim kendimi bilmek bilgilerin en güzelidir."
"Zamana sabır göstermezsen seni yalnızca esir alır. Zamanla inatlaşma çünkü o herkese farklı görünse de herkese eşit davranıyor."
"Allah katında en aziz kul, intikama gücü yeterken affedendir."
Hadis-i Şerif
Keyifli okumalar, sevgiler
Yine güncel basımı olmayan, eş-dosttan bulunmadığı sürece oldukça zor temin edilebilen, sahafların uç fiyatlara sattığı bir eserle karşı karşıyayız malesef.
Bu kitap nöropsikoloji alanında yazılmış kitaplar dünyasında; modern bir müzik mağazasında satılan eski, antika bir Steinway & Sons piyano gibi.
Nöropsikoloji alanına giriş yapmak isteyen okurlara etkileyici bir giriş imkanı tanıyacağı gibi, bu alanda söz sahibi okurlar da birçok ilginç vaka ve detayla karşılacaklardır diye umuyorum.
Aynı zamanda kitap, yıllar önce yazılmasına rağmen günümüzde bu alanda yazılmış birçok kitaptan daha kapsamlı ve daha anlaşılabilir bir dile sahip fikrimce. Okurken niş bir ilim bahçesinden ilginç ve kaliteli bilgi çiçekleri kopardığınızı hissedeceksiniz. Özellikle de meraklıları.
Kitap 12 bölümden oluşuyor. Ramachandran çalışmalarını sadece yüzeyel analizlerle değil aynı zamanda anatomik ve fizyolojik bilgilerle de detaylandırmış ve okuru sıkmayacak düzeyde tutmuş. Tabiki yer yer görsellerle de destekleyerek.
Renk sineztezisinin fizyolojisinden, hayali uzuv ağrılarında kullanılan ayna terapisine kadar ilginizi çekecek bilim dünyası tarafından tam anlaşılmayan birçok bilimsel gizeme tanık olacaksınız. Az okunan ancak oldukça değerli olan bu kitabı herkese tavsiye ederek iyi okumalar diliyorum..
Buzdağının altı
İçerik bakımından zengin bir kitap. Yazar çok güzel konulara değinmiş. Çocuklarda takıntılar, meydan okuma durumları, korku, zorbalık gibi karşımıza çıkan veya çıkabilecek konuların altında yatan sebeplerini, görünen böyle ama buzdağının altında aslında şu sorunlar yatıyor tarzındaki yaklaşımını çok severek, ilgiyle okudum.
Farkında olmadan yaptığım yanlışları düzeltme fırsatı yakaladım bu kitapla.
Çocuğun yanında birini eleştiriyorsak mesela; "Verilen sözü tutmamak yanlış bir davranış. Okan sana yanlış davranmış" demek yerine
"Okan ın sana verdiği sözü tutmaması kötü bir davranış. Sana her zaman kibar davranan bir arkadaşın Okan. " Demek gerekliymiş üçüncü şahıslar için olumsuz bir söz söylediysek peşinden olumlu bir yönününden de bahsetmek gerektiğini öğrenmiş oldum.
Boşanma sonrası nasıl davranılması gerektiği ve çocukların bu durumlardaki duygu dünyasına yönelik güzel bir bakış açısı kazandırdı.
Genel itibariyle ağır bir kitap değil sadece kurgu kitaplar gibi akıcı değil. Bir süre elimde gezmiş olsa da sonunda vedalaşabildik.
Öğretici bulduğum, ilgiyle okuduğum bir kitap oldu çocukların duygularını anlamak isteyen herkese önerebilirim. İyi okumalar diliyorum, okuyacaklara.
"...kısaca kendimi tanıtayım. Ben, sözcükleri piyasaya sürüp ortalığı karıştıran Kelimeler Tanrısı'nın ta kendisiyim."
Çok, çok tuhaf bir kitap. Bir insanın bazı konularda aydınlanmasını ve bunun sonucunda delirmesini anlatıyor ve bunu Kelimeler Tanrısı adı verilen bir karakterden dinliyoruz.
Kitabın yazarı Sahir Bey hakkında yazdığı kitaplar dışında bir bilgi yok. Gizli bir yazarla karşı karşıyayız. Bana Georges Perec ve Hakan Günday'ı çok anımsattı.
Herkese iyi okumalar.
Herkesin okuması gereken bir kitap Jane Eyre...
Jane Eyrenin konusuna şöyle bir bakalım.
Annesi ve babası aile isteği dışında kaçarak evlenmişlerdir. Bu evlilik sonucunda Jane Eyre dünyaya gelmiştir. Kısa bir süre sonra ise Jane Eyre öksüz kalmıştır. Jane Eyre'nin dayısı bu duruma çok acımış ve kardeşinin emanetine o sahip çıkmıştır ancak dayısı da kısa bir süre sonra ölmüştür. Ölmeden
83 syf.
9/10 puan verdi
Öncelikle herkese merhabalar arkadaşlar
Bugün sayfa sayısı anlamında kısa ama bir o kadar sürükleyici bir kitap okudum. Öncelikle söylemem gerekir ki Stefan Zweig bu kitabında da çoğu kitabında olduğu gibi konuyu psikolojik tahlillerle harmanlama konusunda çok iyi iş başarmış.
Kitabın ele aldığı konu da herhangi bir kitap gibi olmayan özgün bir konu olmuş.Kitaba başlamadan önce satranç adının kitabın işlediği konu bakımından farklı anlamları taşıması için kullanıldığını düşünüyordum ama gerçekten de içinde kanlı canlı satranç oynanan bir kitap buldum.
Kitabın içinde çok fazla karakter yok ve olay birkaç kişi arasında birinci kişi ağzından anlatımla işleniyor.
Kitap zaten kısa olduğu için konusuna çok da giriş yapmak istemiyorum.
Bir solukta okuyabileceğiniz, sürükleyici ve önerebileceğim kitaplar listesinde yerini aldı.
Hepinize keyifli okumalar diliyorum.
166 syf.
7/10 puan verdi
Bu tarz, insanların çektiği acıların tüm gerçekliğiyle aktarıldığı içerikleri okumakta genelde güçlük çekerim. Bu kitapta da insanların sırf birileri öyle istediği için acı içinde geçirdiği onca zamana şahit olurken yine okumakta zorlandım. Fakat bu işkencelere maruz kalan birinin yaşadıklarını böyle gerçekçi şekilde anlatıp ve bu yaşantılarından kendi kurumına ilişkin edindiği tecrübeleri aktararak ardından kuramını anlaşılır bir şekilde anlatmasından etkilendim. Psikoterapiye ilişkin pek çok kuram hakkında bilgi edinirken kuramı ortaya koyan kişiler hakkında da kısa bilgiler edinmenin kuramın temel felsefesinin anlaşılmasını kolaylaştırdığını düşünüyorum. Bu kitapta ise yalnızca yazar hakkında bilgi edinmekle kalmayıp anlam arayışının terapideki kıymetini yazarın yaşantılarına bizzat şahit olarak görüyoruz. Bu nedenle logoterapinin temel felsefesinin benimsenmesi de kolaylaşıyor. Her ne kadar okurken acılarına ortak olmuş hissetsem de onların yaşadığını gerçekten anlamam mümkün değil. Fakat o insanların yaşantılarına şahit olmamın ardından logoterapinin hayatın bir anlamı olmasına ilişkin yaptığı vurgu sayesinde hayatımda birçok amacım olduğunu ve bunların pek çok zorluktan çıkmamda etkili olduğunu fark ettim. İyi ki okudum dediğim kitaplar arasına ekledim ve herkese de tavsiye ederim.
Kitap karşıma bir çok yerde görünmeye başlamıştı. Özellikle Psikolojik-Gerilim tarzı kitaplar almaya başladığımda. Bu sebepten de beklentim epey yüksek oldu.
Wulf Dorn kitaplarından sonra gene bir Alman yazardan etkileyici bir gerilim okumak istedim.
Genel olarak beklentimi tam olarak karşılamadı. Sebebine gelecek olur isek, yüksek gerilim vaat eden kitabımız daha çok gizem dolu bir halde idi. Açıkçası hiç gerilmedim desem yeridir.
Kitabın başı çok etkileyici bir giriş yapmasına rağmen orta bölüm bana çok fazla uzatılmış geldi. Fakat final o final gerçekten enfesti. Çok güzel bir ters köşe sunulmuş. Kitap sonlara doğru epey akıcı bir hal alıyor ve ne ara bu kitap bitti diyorsunuz.
Yazara haksızlık etmemek adına ben kitaba 8 verdim ve diğer kitaplarını da okuyup öyle net bir karar vereceğim. Genel olarak anlatım dilini beğendim ama gerilim kısmında ciddi sıkıntı var.
Bu tür kitaplar seviyorsanız, okumanızı öneririm. Tabii gerilim beklentinizi benim gibi yüksek tutmayın.
Herkese iyi okumalar.
Spoiler içerir!!!
Kitap okurken sanki o ânı yaşıyormuşum gibi oluyorum. O tarz kitaplar, beni derinden etkiler, hep. Bu kitap da onlardan biri. Çok severek ve merak ederek okudum. Her sayfayı çevirişimde acaba katil bulundu mu sorusuyla baş başa kalmıştım. Hiç beklemediğim kişiymiş kâtil yani Sadri, yanlışlıkla kız kardeşini öldürdüğü için Azize'yi korumak istemiş. Son kısmı bu şekildeydi ve gerçekten çok üzüldüm, Sadri'nin durumuna ama maalesef "Aşkın, iyilikle hiçbir ilgisi yok." Sözü, her şeyi açıklıyor sanki. Aşk iyi bir şey olduğu kadar kötü bir şey de olabiliyor bazen. Son sayfasına kadar heyecanla okuduğum bir romandı. Okunması gereken kitaplardan sadece biri, Ahmet Ümit'in okuduğum 3.kitabı ve hepsi de birbirinden güzel romanlardı, polisiye severler için Ahmet Ümit'i tavsiye ediyorum. Herkese iyi okumalar diliyorum.
Cemil Meriç 'in meşhur "İnsanlar kötüydü, kitaplara sığındım.." sözü misali dünyanın savaş çığırtkanlığı yaptığı şu günlerde ben de kendimi tekrardan bi Jane Austen terapisine aldım..
Hepimizin okumaktan ayrı bir keyif aldığı bazı kitaplar vardır ya hani benim için de bu kitaplardan biri Gurur ve Önyargı işte..
Sıkıldıkça, bunaldıkça ya kitabını okurum ya da filmini izlerim.. ️ Bu sefer okumaktan yana kullandım tercihimi.. Gurur ve Önyargı'nın Ren'den çıkan bu basımını da ilk kez okumuş oldum.. Çeviri gayet iyiydi..
Bennet kızkardeşlerle, Darcy ve Bingley ile tekrar bir yolculuğa çıkmak iyi geldi.. Yakın zamanda da bir diğer terapi kitabım Çalıkuşu'nu okuyup Feride ve Kamran ile yolculuk niyetindeyim, bakalım kısmet..
Huzurun ve barışın hüküm sürdüğü, tüm kalplerin sevgiyle attığı bir dünyaya kavuşmak dileğiyle.. Herkese keyifli günler bol okumalar diliyorum...
Öncelikle herkese merhaba Bu kitabı okumaya başlarken içimde bir acaba vardı. Gerek yazım tarzı olsun gerek kullandığı kelimeler olsun bana acaba mı diye sordurttu fakat bütün bunlar yersiz iş en azından bir kaçı onu anladım.
Kitaba gelecek olursak yazarın yani Selahattin DEMİRTAŞIN böyle bir eser çıkaracağı akılımın ucundan dahi geçmemişti. Aşkı sevgiyi anlatması duygularını doğru kelimelerle ifade etmesi beni şaşırttı. Bu kendimce iyi bir yönü kötü yönlere gelecek olursak gerek kullandığı isimler gerek sübliminal mesajlar gerekse benim en çok gıcık olduğum yer diyebileceğim ermeni olayı hep bir olay anlatırken veya kitaba yeni bir karakter girdiğinde elimde telefonla kişiyi araştırıyordum. Bunların bazıları gerçekten huylanılacak tiplerdi.
Yakın çevremde bu kitabı okurken bu adamın kitabını mı okuyorsun diyen çok oldu" eğer sen bir şeyi doğru veya yanlış olarak tartışmak istiyorsan onun hakkında bilgi alman onun gibi düşünmen gerekir ben bunu bilir buna göre davranırım okuduğum kitaplar kimseyi alakadar etmez her türlü kitap okurum kimine katılım kimine katılmam o bana kalmış bir şey"
