I want to tear myself from this place, from this reality, rise up like a cloud and float away, melt into this humid summer night and dissolve somewhere far, over the hills. But I am here, my legs blocks of concrete, my lungs empty of air, my throat burning. There will be no floating away.
Sürekli, bir şeyler yapmak zorundaydı insan, yapmalı mıydı, yapmamalı mıydı, keşke yapsaydı ya... kendisinden hep bir şeyler bekleniyor, isteniyor, alınıyordu: Onu yap! Bunu yap! Ama şunu unutma! Ötekini halletin mi? Neredeydin şimdiye kadar?...
Sayfa 100Kitabı okudu
Reklam
Bunun gerçek nedeni, bütün dünyanın başlı başına adaletsiz, kötü, adi bir kalleşlikten başka bir şey olmadığını kavramamdı. Bu köpekçe kalleşliğin nedeni de ötekilerdi. Yani bütün herkes. Öbür insanların hepsi, ayrımsız.
Yükselmek hiç sorun değildi. Ama sonra yere nasıl inerdi insan?
Sayfa 10 - Can YayınlarıKitabı okudu
Ancak ne paltomun düğmelerini çözdüm, ne de gerçekten havalanıp uçtum.Uçmaktan korkuya kapıldığım için değil, nasıl ve nereye ineceğimi, bırakın onu, bir daha yere inip inemeyeceğimi bilmediğimden.Yükselmek hiç sorun değildi.ama sonra yere nasıl inerdi insan..?
“Here we slept," she says. And he adds, "Kisses without number." "Waking in the morning—" "Silver between the trees—" "Upstairs—" "In the garden—" "When summer came—" "In winter snowtime—" The doors go shutting far in the distance, gently knocking like the pulse of a heart.
Reklam
133 öğeden 111 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.