İsmet Paşa'ya hilafetin güçlendirilmesi için yazılan mektup hakkında
Ağa Han ile Emir Ali'nin gönderdikleri mektup Ankara'ya göre Türkiye'nin içişlerine müdahale ve daha yazıldığı kişinin, yani İsmet Paşa'nın eline geçmeden gazetelerde yayınlanması da bir provokasyondu.İngiliz desteğiyle müreffeh bir hayat süren Ağa Han'ın Sünni olan Hilafet müessesesiyle bir alakası yoktu, zira Sünni değil İsmaili idi. I.Dünya Savaşı'nın başında Sultan Reşat'ın çıkarttığı meşhur cihad fetvasına en sert tepkiyi o göstermiş, fetvanın gayrimeşru olduğunu iddia etmiş, hakaret dolu beyanlarda bulunmuş, "Hindlilerin Osmanlı'ya değil İngiltere'ye bağlı kalması gerektiğini" söylemiş ve bunu bir ölçüde sağlamıştı.
Mektubu yayınlayan gazeteciler İstiklal Mahkemesi'ne verilecekler, hilafet tartışmaları sonraki günlerde daha da yoğunlaşacak ve hilafet 3 Mart 1924'te ilga edilecekti.
Sayfa 223 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Hilafetin kaldırılmasından iki yıl önce, 14 Kasım 1 922'de
Lozan Konferansı'na giderken İsmet Paşa, Hint Müslümanlarının temsilcilerine şu beyanatta bulunmuştu: "Hintlilerin istediği gibi, Halife'nin İslam'ın mukaddes makamları Mekke ve
Medine üzerinde egemenlik iddiası, Türkiye'nin Arabistan'da egemenliğini devam ettirmesi şeklinde yorumlanacaktır; bunu da, ne Araplar ne de dünya kabul edecektir; kaldı ki, Türkiye milli devletinin böyle emperyalist bir iddiada bulunması söz konusu olamaz; biz öbür Müslüman milletierin de özgürlüğünü candan isteriz. Aynı zamanda dini bakımdan hilafete bağlıyız ama hilafeti bir siyasi araç olarak kullanmayız:' İsmet Paşa, öte yandan, Lozan görüşmelerinde Hintiiierin desteğini yararlı gördüğü için şunu da ilave etti: "Biz hilafetin koruyucusuyuz (Hatırlanmalı ki, o zaman Abdülmecid İstanbul'da halife bulunuyordu). Gerekirse, hilafetin hukukunu korumak için savaşmaya dahi hazırız:' Aynı zamanda İsmet Paşa, Hindistan Merkez Hilafet Komitesi'nin desteğine teşekkür etmiştir. Sonunda, Hint Komitesi bütün İslam dünyasının şimdi gözlerini Türkiye'deki yeni kuvvete çevirdiğini ifade etmiş, Türkiye devletinin hilafet makamını müdafaa edeceğini memnuniyetle müşahede ettiğini bildirmiştir.
İsmet Paşa'nın başvekilliğe getirileceğini biliyordum. Cumhuriyet'in ilanı ile artık hilafet ve saltanat mefkuresine son verildiğini görerek her iki habere de sevindim. Çünkü artık hakimiyet-i milliye devam edecek ve diktatörlüğe meydan verilmeyeceğini umdum.
31 Ekim sabahı Çankaya'da Gazi'yi ziyaret ettik. Salona girince :
- Hayrola, Şark ve Garp Cepheleri komutanları bir arada, ne haber? .. dedi.
İsmet Paşa da ziyaretimizin maksadını teklif ettiğim tarzda apaçık söyledi. Gazi sükunetle dinledi. Fakat renkten renge giriyordu. Kızdığı zamanlardaki mutat uzun iç çekişleri ile sigarasını da içiyordu. İsmet Paşa'nın sözü bittikten sonra eline bir kâğıt kalem aldı ve bana sert sert bakarak :
- Peki Paşam , ne tarzda istiyorsanız söyleyin yazayım .. dedi.
- Paşa Hazretleri, umumun arzusu: (Saltanat mülgadır; Hilafet Hanedanı al-i Osman'a aittir)'den ibarettir. Rıza Nur Bey takririn 6. maddesini tadil edici yeni bir takrir teklif eder. Netice esaslı ve bütün milletin sevinçle kabul edeceği bir kanun yapılması ve kabul edilmesiyle mesele güzel hal olur .. dedim.
Bunun üzerine bu tadil takririni her üçümüzün de söze karışmasıyla tespit ettik.
Ortaya yeni bir formül çıktı: Mustafa Kemal Paşa'yı en küçük şehzadeye hilafet ve saltanat naibi ve aynı zamanda diktatör yapmak!
Naibliği ismet, diktatörlüğü de Fevzi Paşa bana söyledi.
Kazım Karabekir Paşa
İsmet Paşa'nın başvekilliğe getirileceğini biliyordum. Cumhuriyet ilanıyla artık saltanat ve hilafet mefkuresine son verildiğini görerek her iki habere de sevindim. Çünkü artık hakimiyet-i Milliye devam edecek ve diktatörlüğe meydan verilmeyeceğini umdum.