Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İki örgüt arasındaki çatışma yaklaşık 5 yıl sürdü. Bu yıllarda yaklaşık 750 kişi ölürken özellikle PKK, şehirlerde büyük darbe yedi. Hizbullah acımasızlığıyla PKK'lıları, kırsala kaçmaya zorlarken militan ve sempatizan sayısını hatırı sayılır ölçüde artırdı. Diyarbakır, Batman ve Cizre, Silvan'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda yerde etkinliğini artırdı. PKK'nın boşalttığı yerlere Hizbullahçılar yerleşiyor, örgütmbu köylerde hem militan yetiştiriyor hem de köyleri propaganda alanı olarak kullanıyordu. Hizbullah'ın cirit attığı yerlerden biri de Şırnak bölgesi. Geçmişte burası için "Saadet Bölgesi deniyordu. Çünkü Hizbullah burada uzun süre "mutlu" yaşıyordu.
Sayfa 77 - Kripto Yayınları 22. BaskıKitabı okudu
Bölgede PKK'nın uyguladığı şiddet vahşet tüm hızıyla sürüyor, devlet topyekün mücadele adı altında neredeyse eli silah tutan herkesi ve her yapıyı ya destekliyor ya da göz yumuyordu. 1991 yılına gelindiğinde birden bire bölgede "Hizbullah" adlı örgütün varlığı konuşulmaya başlandı. PKK'yı kâfir ilan eden örgüt, özellikle satır ve Takarof marka silahlarla adrese teslim cinayetler işliyordu. PKK'lı olarak tanınan isimlerin hedef seçildiği olaylarda haliyle sanıklar rahatlıkla ortadan kayboluyordu. Hizbullah'a göre PKK, Hizbüşşeytan'dı. PKK'lılar şeytandı. Ateist ve komünist olan PKK'nın ümmeti bölüp parçaladığı tezi dillendiriliyor, cihada hazırlanıyorlardı. PKK da bu harekete, Kontr-Gerilla'ya atfen "Hizbullah" veya "Hizbul-Kontra" adını taktı. Bölgede PKK ile Hizbullah arasında propaganda yarışı sürerken alttan alta da silahlı çatışmanın başlaması için bir kıvılcım bekleniyordu... O beklenen kıvılcımı sanıldığının aksine Hizbullah değil, PKK çaktı. 8 Mayıs 1991 Şırnak'ta Hizbullah'ın önde gelen isimlerinden Şerif Karaaslan'ın anne ve babasını evlerinde silahla tarayarak öldürdü. PKK-Hizbullah çatışması işte böyle başladı.
Sayfa 76 - Kripto Yayınları 22. BaskıKitabı okudu
Reklam
Beklenen etkiyi söyleyeyim: Madem Hamas’ın arkasında İran ve İran’ın ortakları olan Hizbullah, Husiler gibi güçler var, madem 7 Ekim’de Aksa Tufanı adında İsrail’e operasyon çekiyorsun, o zaman Suudi Arabistan’da ARAMCO tesislerini vurduğun gibi İsrail’de Hayfa’yı, Ovda’yı Tel Aviv’i, Eliat’ı da vuracaksın. Kızıldeniz’de, Akdeniz’de, bölgede İsrail ile bağlantılı kimi bulsan vuracaksın. Yani İran’a gönülden bağlı arkadaşlar burada kızıyor “Türkiye ne yapıyor?” diye ama -7 Ekim’de Türkiye mi Hamas’ı İsrail’e saldırmaya sevk etti? - Türkiye mi her gün medyaya çıkıp “İsrail’i yok edeceğiz.” dedi? Bunları söyleyen Husiler ve İran oldu ancak Türkiye’nin ambargosu bile İsrail’de Husilerin saldırılarından, İran’ın tehditlerinden daha çok yankı buldu. Husilerin kaç füzesi İsrail’e zarar verdi? Not: Hizbullah’ı ayrı tutmak lazım; adamlar İsrail’e karşı bütün enstrümanlarını kullanıyor.
272 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Dikkat spoiler içerir. Suriyeli olan ve yıllarca Yeni Şafak ile Akşam gazetelerinde köşe yazıları yazan yazarın, Arap Baharı özelinde genel bir Ortadoğu değerlendirmesi yaptığı güzel bir araştırma eseri. Hicaz Emiri Hüseyin'i soyundan gelenlerin yönettiği Ürdün, El-Cezire'yi kuran ve Muza isimli karısı ile paparazziye malzeme veren
Ortadoğu'da Kanlı Bahar
Ortadoğu'da Kanlı BaharHüsnü Mahalli · Destek Yayınları · 201291 okunma
kronoloji/insanlık tarihindeki bazı önemli olaylar
MÖ Beş Milyon: Bilinen en eski insan benzeri maymun cinsi olan Australopithe- cus Afrika'da ortaya çıktı. MÖ İki Milyon: Homo habilis ve dişisi ellerini kullanarak yonttukları taşlarla aletler yapıyordu ve hâlâ Afrika'dan çıkmamışlardı. MÖ 1,5 Milyon: Meşaleyi homo erectus ve femina erecta devraldı. Gerçekten de ateşi keşfeden ilk
İran'ın siyaseten Ortadoğu'ya ilgisi son yıllarla sınırlı değil. Gerek Irak-İran Savaşı, gerekse Lübnan Hizbullah'ı ile İsrail arasında yaşanan mücadelelerde adını çok sık zikretsek de İran'ın Ortadoğu'daki macerası daha eskiye dayanıyor ... -Mehmet Çelik
DT
Reklam
Dünyadaki hiçbir ülkenin Hizbullah'ı kolayca silahsızlandırabilecek bir durumu yoktur. Ortadoğu'nun en zorlu modern ordusu ve dünyanın en büyük askeri güçlerinden biri bile bunu başaramamıştır. Washington'un, Lübnanlı müttefiklerince kumanda edilecek bir Lübnan ordusunun Hizbullah'ın silahlandırılması için hazırlanmasını istemesinin arkasında da esasen bu yatmaktadır.
Sayfa 60 - yazın
Hizbullah'ın, Fransa'yı, Afganistan'ın bombalanmasında da kullanılan tek uçak gemisini Lübnan kıyılarına göndermekten vazgeçirmek için sarf ettiği çaba, Fransa'yı bir süre tereddütte bıraktı. Ancak uluslararası güç dengeleri, Hizbullah'ın vetosunu uzun süre sürdürmesine izin vermedi. Hizbullah NATO güçlerinin Güney Lübnan'a yerleşmesine boyun eğmek zorunda kaldı; ancak, Şam'ın da desteğiyle, bu güçlerin Lübnan-Suriye sınırında mevzilenmelerine engel olmayı başardı
Sayfa 60 - yazın
Bush'un ve Ehud Olmert'in, sözümona, 1701 No'lu Kararın zaferlerini yansıttıklarına dair boş övünmelerine karşı Moşe Arens'in (İsrailli havacılık mühendisi, araştırmacı, diplomat) bahsi geçen makalesindeki sözlerine bakmak gerçeğin ne olduğunu gözler önüne seriyor: ''Uygun laflar şimdiden uçuşmaya başladı bile. Hizbullah üzerine roket yağdırırken İsrail'in kabul ettiği diplomatik anlaşmayı bütün dünya bir kaç bin Hizbullah savaşçısının İsrail'i bozguna uğratması olarak görüyorsa ne olmuş yani? Kimse 'cesaretlendirilmiş' UNIFIL gücünün Hizbullah'ı silahsızlandıracağına inanmıyorsa, kudretli İsrail Savunma Güçleri'ne karşı bu ay kazandığı başarıyla cesaretlenmiş Hizbullah'ın cephaneliğinde hala bir kaç bin roket varsa ve şimdi Hizbullah barışın bir ortağı haline gelmişse ne olmuş yani?''
Sayfa 59 - yazın
Bağımsızlık mücadelesinin, diğer sosyal ve siyasi çatışmalara nazaran önceliğinin altını çizen ve çoğunlukla yoksul ve kalabalık kitlelerinin gücünü bu mücadele için seferber eden Hizbullah, Lübnan'daki toplumsal "barışa" katkıda bulundu. Parti, devletin hiçbir sosyal politikasının olmadığı bir dönemde, eğitim ve yardım alanlarında çalışan sosyal kurum ve kuruluşları aracılığıyla, Lübnan halkının geniş kesimleri için bir çeşit sosyal güvenlik filesi örmeyi başardı. Elitlerin, Hizbullah'a teşekkür etmeleri gerekirdi; ama bunun yerine ona saldırmayı sürdürdüler.
Sayfa 39 - yazın
Reklam
2004'te gerçekleştirilen tutsak değişimi ile, Hizbullah'ın, bir İsrailli esir ve üç asker naaşı karşılığında, İsrail'in 435 Lübnanlı ve Filistinli tutsağı serbest bırakmasını, yaklaşık 60 militanın naaşlarını vermesini sağlaması partinin prestijini güçlendirdi.
Sayfa 37 - yazın
2000'de İsrail'in geri çekilmesi, zaten uzun olan İsrail-Arap çatışma tarihinde, büyük bir olay oldu: İsrail Devleti'nin doğumundan beri ilk kez, devletin silahlı birlikleri, kendi şartlarını dayatmadan, bir gerilla savaşının askeri baskısı ile, uluslararası bir basınç olmaksızın, fethetti­ği bir topraktan geri çekiliyordu.
Sayfa 36 - yazın
Hizbullah, bu yıldan sonra düzenli olarak parlamento seçimlerine katılmaya başladı -bu 1972'den beri Lübnan'da ilk seçim düzenlenen yıldır- ve o zamandan beri hep birden fazla milletvekili oldu. Şii cemaatindeki en popü­ler güç haline geldi; bu popülarite, partinin sağladığı sosyal hizmetler ve İsrail'in Güney Lübnan'ı işgaline karşı mücade­lesinden ileri geliyordu.
Sayfa 36 - yazın
Hizbullah'ın 90'lı yıllarda yaşadığı başkalaşıma yol açan par­tinin başına -"genel sekreter" mevkiine- kendisinden önceki yöneticinin 1992'de İsrail tarafından öldürülmesinden sonra, kendisi de çok pragmatik bir yönetici olan Hasan Nasral­lah'ın gelmesi oldu.
Sayfa 36 - yazın
2000'de, İsrail, zo­runlu kalarak, 1982'de işgal etmiş olduğu son Lübnan topra­ğından çekilme kararı aldığında, Hizbullah, bu zaferin bütün prestijini üstlenmek istedi -ki tabii ki haklı olsalar da, dire­nişte rolleri yadsınamayacak laik veya solcu diğer akımları tamamen yok saydılar.
Sayfa 30 - yazın
1.182 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.