Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

zübeyde karabulut

Fatih bu şehir için surlara dayandığında, son Bizans İmparatoru Konstantin kaçmak yerine savaşarak ölmeyi tercih etmiş, nitekim öyle de olmuştu. Şimdi Fatih’in torunları, bu kadim şehri kurşun bile atmadan düşmana bırakıyordu. Ne hazindi…
Reklam
İnsanlar mı tanrıların eseridir? Yoksa, tanrılar mı insanların eseridir?
Sayfa 254Kitabı okudu
Enver Paşa’ yı; siyasi hataları ve sosyal görüş darlığı, askeri hatalarından daha önce yıkmıştır.
Sayfa 223Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Başkumandan Vekili Enver Paşa’nın emri: “Sancaklarımızı sardık ve kılıçlarımızı kınlarına koyduk. Düşmanlarımıza Vilson’un 14’üncü maddesi prensiplerine dayanarak, sulh teklif ettik. Mütareke olacaktır. Ateş kesiniz!” (Kasım, 1918) Feth ettiğimiz yerlerin tayin edilecek gün ve saatte adım adım Ermeni kıtalarına teslim edilmesi, çekilişin gece ve yerli Türk halkından habersizce yapılması bildiriliyordu. Öyle ki, akşam bizim bayraklarımız altında uykuya dalan şu kurtardığımız Türkler, sabah olunca gözleriniz yabancı ve katil bir süngünün gölgesinde açacaklardı…
Sayfa 116Kitabı okudu
Biz Türkler, kendimizi anlatmak için ırk hüviyetimizi hiçbir zaman dile getirmezdik. Irkımızı da bilmez, ya inkar ederdik. Milletimizin adı geçmek lazım geldiği zaman kendimize sadece: Osmanlı! der, geçerdik. Hatta dilimizin adı bile Türkçe değil, Osmanlıca’ydı. Tarihimizin de Osmanlı tarihi olduğu gibi. Reddedilen, inkar edilen Türk adına kimsenin sahip çıkmaması için her tedbir alınmıştı. Umumi kanaate göre Türk, kaba, görgüsüz ve kabiliyetsiz bir varlıktı.
Reklam
Gerçi biz evvelce de Türk’tük. Fakat kendimize Türk diyemezdik. Türk sözü, birçok ırkları, kavimleri birleştiren bir imparatorlukta, bir kavmin diğerleri üstünde tahakkümünü hatırlatır ve onları gücendirir diye düşünüyordu.
Millet; tarihleri, dilleri, dilekleri, ırkları bir olan insanların tarihi topluluğudur deniliyordu.
Balkan Harbi patlayıp da imparatorluk orduları, o zamana kadar, öylesine hakir görülen Balkan orduları önünde bütün Osmanlı Avrupa’sını bırakınca, artık her şey belli oldu. Bu yıkılış, artık, sadece bir devletin mağlubiyeti değildi. Mesnetsiz bir hayalin sona erişiydi. Bir ruhun, bir zihniyetin tamamen çöküşüydü. Bir masal, bir imparatorluk masalı sona eriyordu. Meğer bizim saltanat zannettiğimiz şey, sadece bir gaflet uykusuymuş. Bir devlet ve bir zihniyet olarak imparatorluk, daha Cihan Harbi’nden önce ve Balkan yenilgisiyle zaten sona ermiş oluyordu…
Her nerede ki millet egemenliği olan demokrasi kurulmamış; vatandaşlar, hükümeti kontrol hakkından mahrum bırakılmıştır, orada topluluk kurtların çobanlığında bir koyun sürüsüdür.
Sayfa 207Kitabı okudu
İnsanların tabiatı aynıdır. Onları ayıran, âdetleridir.
Sayfa 188Kitabı okudu
Reklam
Ne der dili inciler saçan Muhammed: Cömert gavur cimri müslümandan yeğdir.
Şu yarım yamalak dünyada Ne tam kafiriz, ne tam müslüman!
Her sabah yeni bir gün doğarken, Bir gün de eksilir ömürden; Her Şafak bir hırsız gibidir Elinde bir fenerle gelen.
Halk bir denizdir, derin yeri de vardır, sığ yeri de…
40 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.