Tuğba
@hpvhc
Weltschmerz
Ankara
68 okur puanı
Aralık 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
younglar bilmez..
Köyler için öğretmen yetiştiren Köy Enstitüleri’nin nasıl kapatıldığını anlatayım, dinle bak! Doğuda, Van ilinde, köyler sahibi Kinyas Kartal Ağa ile batıda, Aydın ilinde, çiftlikler sahibi Adnan Menderes Ağa vardı. Bunlar seçimlerden önce gizlice anlaşıp birbirine söz verdi. Ağalar oyları Menderes’e küreyecek, Menderes bu yoldan iktidara gelecek. Başbakanlık koltuğuna oturur oturmaz Köy Enstitüleri’nin kapısına kara kilit asacak.
Köy Enstitüleri kesinlikle komünist uygulama değildi. Doğuda en yüksek eğitim gören insan benim. Üstelik Rus ordusunda görev yapmış biriyim.. Köy Enstitüleri, bizim devlet üzerindeki gücümüzü kaldırmaya yönelikti. Bunu içimize sindiremedik. Benim Van yöresinde 258 köyüm var. Bunlar devletten çok bana bağlıdırlar. Ben ne dersem onu yaparlar. Ama köylere öğretmenler gidince benim gücümden başka güçler olduğunu öğrendiler. Bölgede ağaları örgütledim.. Örgütlü olarak Demokrat Parti ile pazarlığa girdik, kapattık..? Kinyas Kartal
Çocukluk deyip geçmeyin… Büyüklük, onun fotoğraf agrandismanlarını* andıran bir örneğidir.
*bir fotoğrafın büyütülmüş hali
Bilimciler açık devreyi, ‘kişiler arası limbik düzenleme’ olarak tanımlıyorlar, bir kişinin yaydığı sinyaller öteki kişinin bedenindeki hormon düzeylerini, kalp damarlarının işlevlerini, uyku ritimlerini, hatta bağışıklık işlevlerini değiştirebiliyor. Çiftlerin birbirlerinin beyninde hoş, sevgi dolu duygular yaratan oksitosin sağanakları tetikleyebilmeleri böyle mümkün oluyor.
Limbik sistemimizin açık devre yapısı diğer insanların bizim kendi fizyolojimizi, dolayısıyla duygularımızı değiştirmesine imkan veriyor.
Okur Takip Önerileri
Harika çıkışlar bunlar :D
Kardeşim, bir erdemin varsa ve o senin erdeminse, hiç kimseyle paylaşmazsın bu erdemi!
His speeches are a cure for insomnia :)
Evet işte zaman kurcalamaları! En sevdiğim
‘Düz olan her şey yalandır,’ diye homurdandı cüce, aşağılamayla. ‘Her hakikat eğri büğrüdür, zamanın kendisi de bir çemberdir.’
Ve ay ışığında sürünen şu ağırkanlı örümcek ve bu ay ışığının kendisi, geçitteki ben ve sen fısıldaşırken, ebedi şeyler hakkında fısıldaşırken - hepimiz de daha önce burada bulunmuş olmalı değil miyiz?