Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Irimiás

Irimiás
@hsynerol
TDE
Msku
54 kütüphaneci puanı
255 okur puanı
Haziran 2014 tarihinde katıldı
Hey pazartesi! Övünebilirsin, isminle değil; yukarıda saydıklarımla. Sen İstanbul'da mart içinde bir pazartesi olarak değil ama. Amerika'ya daha şimdi giriyorsun. Japonya ötelerinde, Büyük Okyanus'un bir yerinde az sonra sen bir salısın budala! Ulan pazartesi! Sen bir tarafta pazar, bir tarafta salısın; serseri herif! Ne diye İstanbul'da bize "pazartesiyim" diye kafa tutarsın. Elimde olsa tutarım seni şu saniyede; bakarım sonra dünya yüzüne: Bir çocuğun yalnız kafası çıkmıştır, bir adam durmadan son nefesinde.
Sayfa 81 - İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
Geç git pazartesi sen de!.. Sende iş yok! Sen de salıya doğru kalem tutarak, apteshaneye giderek, daktilo yazak, otobüse binerek, sümkürerek, burnunu çekere, vapura atlayarak, merhaba diyerek, bilet alarak, pazarlık ederek, bir şarkı bile mırıldanmadan, ıslık çalmayı bile hatırlamadan, aşktan göz açamadan, bir güzel yüz bile görmeden; yalan söyleyerek, insanoğlundan insanoğluna kötü haberler ileterek, çarşambaya doğru yürüyen budala bir salı ile kol kola geçip gideceksin. Yine çarşamba, yine perşembe, işte cuma! Cumartesi... Hele bu ertesiler yok mu ertesiler? Bu ertesiler, o kendini bir şey sanan insanlara benzerler. Sanki devam ediyorlar. Sanki bir bayramı, bir oh deyişi, bir sevişmeyi, bir sulhu, bir özgürlüğü, bir oyunu, bir aşkı, bir kardeşliği, bir dudak dudağa, bir anlaşmayı devam ettiriyorlar; yalancılar! Pazartesi! Gelişigüzel bir mart gününün gelişigüzel bir pazartesi! Gideceksen git! Pencereye üç beş damla insanın içini ürperten bu buz gibi su, mangallı odanın bir isim yazdığım, bir şekil çizdiğim camına buğudan başka güzel ne getirdin? Ta uzaklarda, kel tepelerin üzerine abanmış yağmur bulutlarınla, kar toplayarak gökyüzünde dur da bir lazha konuşalım. Niçin geldiğini bir anlayalım senin. Bana insanlardan, dünyadan yeni bir şey mi getirdin? Şu sıcak atkılarına sığınarak, ceketlerinin yakasını kaldıranlara bir serüven mi hazırlıyorsun?
Sayfa 80 - İş Bankası Kültür Yayınları
Ne güzel bir aktarma
"Yani İçeride on yıl on beş yıl daha fazla hatta geçirilmez değil geçirilir kararmasın yeter ki sol memenin altındaki cevahir." (Hapiste Yatacak Olana Bazı Öğütler adlı şiir, 1949)
Sayfa 130 - bilgi yayınevi

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sabzian'ın yaptıklarını acaba ben yapabilir miydim? Kim kendisinden tamamen memnun? Hepimiz zaman zaman bir başkası olmanın nasıl olabileceğini hayal etmiyor muyuz? Hepimizin içinde saklı bir Sabzian var. On altı yaşımdayken Les Chansons de Bilitis'i bir kız için baştan sona kopyalayıp ona bunu benim yazdığımı söylemiştim. Her birimiz farklı bir kimliğin izini sürüyoruz.
Sayfa 37 - Redingot Kitap
Baştan Çıkarıcının Günlüğü
"Şimdi Cordelia ile ilk savaş başlıyor; bu savaşta ben tabanları yağlayıp kaçacağım ve böylece ona benim peşimde zafer kazanmayı öğreteceğim. Geri çekilmeyi sürdürüyorum ve bu geri hareketimle ona aşka ait tüm güçleri, tedirgin düşünceleri, ihtirası; özlemin, umudun ve sabırsız bekleyişin ne olduğunu bende tanımasını öğreteceğim... Aşkın benim üzerimdeki egemenliğini görüp hareketlerimi izleyince, aşka inanma ve onun sonsuz bir güç olduğunu düşünme cesaretini kazanacak... Kendini özgür, nerdeyse benimle ilişkisini kesecek kadar özgür hissettiği an, ikinci çatışmanın başlayacağı zamandır. Artık güçlü ve ihtiraslıdır ve yakın sonuçlar ne olursa olsun, bu çatışmanın benim için değerlidir... Varsın terk etsin beni; ikinci çatışma başlayacaktır... İlk savaş özgürlük savaşıdır, bir oyundur; ikincisi ise bir fetih savaşıdır, ölüm-kalım meselesidir." (s. 88-89)
Sayfa 142 - AYRINTI YAYINLARI
Reklam
Ve yaşamına bir dekor bulmak gerekirse, ne kadar çaba harcarsan harca, ne kadar kuruntuya kapılırsan kapıl bu dekor, ...saatlerdir, günlerdir, yerinden kımıldamadığın bu çatı katı olacaktır.
Sayfa 19 - Metis Yayınları
Sinema hakikati göstermez ya da açığa vurmaz, çünkü hakikat gerçek dünyada orada bir yerlerde değildir ve görüntülenmeyi beklemez. Sinemanın yapabileceği anlam üretmektir ve anlamlar yalnızca hakikatin kimi soyut denek taşı ya da kıstası ile ilişki içinde değil, diğer anlamlarla ilişki içinde, planlanabilir.
Sayfa 123 - De Ki Basım Yayım Ltd. Şti. GODARD VE KARŞI-SİNEMA: DOĞU RÜZGARI PETER WOLLEN
Yönetmenlik, artık bir sahneyi gösterme veya sunma aracı olmaktan çıkarak gerçek bir yazma eylemine dönüşür. Bir yazar nasıl kalemi ile yazıyorsa, bir film yönetmeni/yaratıcısı da aynı şeyi kamerasıyla yapar.
Sayfa 25 - De Ki Basım Yayım Ltd. Şti. YENİ AVANGARDIN DOĞUŞU: Kamera-Kalem (Lé Camera-Stylo) Alexandre ASTRUC
Kafka, adaletin (ve bunun sonucu olan bağışlayıcılık kavramının) tamamen anlamsız olduğunu kavramıştı. Biz hep sanki yanlış yargılanıyormuş ve yanlış anlaşılıyormuş hissine kapılırız. İnsanlar geri dönüşü olmayan hatalar yaparlar. Ömürlerinin kalan kısmında hep bu hatalarıyla birlikte yaşamaları gerekir. Biz adaleti şu büyük bina, bu büyük vaat sayıyoruz, ama ona ulaşamayız.
Sayfa 190 - agorakitaplığı
Din açık bir şekilde köleleştirmedir. İradi olarak, hatta arzuyla seçtiğiniz bir köleleşmedir. Yine de benim gözümde inanç, bir özgürlük fırsatıdır. İnanç, özü itibariyle, kurumsallaşmış dinlerden ayrı bir şeydir.
Sayfa 173 - agorakitaplığı
Reklam
Hayatta hakikaten en ilginç olan şey bu. Ulaşamadığınız şey.
Sayfa 168 - agorakitaplığı
Film bize görmeyi öğretir ve plan da onun mekanizmasıdır. Bir sözcük gibi olduğunu söyleyebilirsiniz ama bu çok kaba olur. Bir plan bazen bir cümle, bazense bir kitaptır.
Sayfa 121 - ALFA SİNEMA
Bir fotoğrafın hem varlığı hem de yokluğu çağrıştırdığını fark eden ilk kişilerden biri sanat eleştirmeni John Berger olmuştur: Fotoğraf size birini hatırlatır ama o insanın artık orada olmadığını vurgular. Belki de bazen bir fotoğrafı sevmek bir insanı sevmekten daha kolaydır.*
Sayfa 109 - ALFA SİNEMA *Bkz. Sevmek Zamanı (1965, Metin Erksan)
Anlaşılan romantizm farklı bir çağın özelliğiymiş.
Sayfa 53 - agorakitaplığı
105 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.