Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Irimiás

Irimiás
@hsynerol
TDE
Msku
54 kütüphaneci puanı
255 okur puanı
Haziran 2014 tarihinde katıldı
144 syf.
·
Puan vermedi
Kendime Düşünceler
Kendime DüşüncelerMarcus Aurelius
8.4/10 · 15bin okunma
Reklam
Irimiás
Bir kitabı okumayı düşünüyor
Nar Çiçekleri
Nar ÇiçekleriMehmed Uzun
9.1/10 · 3.950 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
144 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Mahalle Kahvesi
Mahalle KahvesiSait Faik Abasıyanık
7.9/10 · 7bin okunma
Reklam
Andrey Tarkovsky. A Cinema Prayer
Sinemanın aslında üstün tarafı, simgesel anlatımının şiirselliğidir. Bu açıdan anlatımı düz olmamalıdır, dramaturjide yaygın kabul gören ardışık doğa sekansları da uygun değildir. Sinemanın en temel özelliği olan şey sinemanın zamanı kaydetmesi ve ifade etmesidir. Felsefi, şiirsel ve gerçek anlamında zamanı. Tam da insanoğlunun zaman kıtlığını algılamasıyla başladı. Bence XIX. ve XVIII. yüzyıllı birisi bizim zamanımızda yaşayamazdı, zaman baskımızın altında kalıp ölürdü. Sinemanın görevi bu sorunu şiirsel bir şekilde ifade etmektir. Tam anlamıyla zamanı donduran tek sanat sinemadır. Teorik olarak aynı bobini sonsuza kadar izleyebiliriz. Zaman matrisi gibidir. Bu durumda ritim, süre, tempo kendine özgü içsel anlamını sinemada bulur. Çünkü sinemada zaman kendi kendini ifade eder. Bu çok ilginç bir konu, belli bir anlamda, her sanat biçiminin iyi ve üstün örnekleri şiirseldir. Leonardo resimde bir şairdir, zeki yaratıcı bir şairdir. Onu ressam olarak tanımlamak da çok saçmadır, Bach'ı besteci olarak tanımlamak da, Shakespeare'i oyun yazarı olarak tanımlamak da, Tolstoy'u romancı olarak tanımlamak da. Çünkü hepsi birer şairdir. Bu anlamda sinemanın kendine özgü şiirsel bir alanı olduğunu söylüyorum. Çünkü hayatın, evrenin belli bir bölümü var ki henüz diğer sanat formları ve türleri tarafından anlaşılmamış, kavranmamıştır. Çünkü sinemanın yaptığını, müzik ve diğer sanatsal ifade formları yapamaz. -Andrey
Hey pazartesi! Övünebilirsin, isminle değil; yukarıda saydıklarımla. Sen İstanbul'da mart içinde bir pazartesi olarak değil ama. Amerika'ya daha şimdi giriyorsun. Japonya ötelerinde, Büyük Okyanus'un bir yerinde az sonra sen bir salısın budala! Ulan pazartesi! Sen bir tarafta pazar, bir tarafta salısın; serseri herif! Ne diye İstanbul'da bize "pazartesiyim" diye kafa tutarsın. Elimde olsa tutarım seni şu saniyede; bakarım sonra dünya yüzüne: Bir çocuğun yalnız kafası çıkmıştır, bir adam durmadan son nefesinde.
Sayfa 81 - İş Bankası Kültür Yayınları
Geç git pazartesi sen de!.. Sende iş yok! Sen de salıya doğru kalem tutarak, apteshaneye giderek, daktilo yazak, otobüse binerek, sümkürerek, burnunu çekere, vapura atlayarak, merhaba diyerek, bilet alarak, pazarlık ederek, bir şarkı bile mırıldanmadan, ıslık çalmayı bile hatırlamadan, aşktan göz açamadan, bir güzel yüz bile görmeden; yalan söyleyerek, insanoğlundan insanoğluna kötü haberler ileterek, çarşambaya doğru yürüyen budala bir salı ile kol kola geçip gideceksin. Yine çarşamba, yine perşembe, işte cuma! Cumartesi... Hele bu ertesiler yok mu ertesiler? Bu ertesiler, o kendini bir şey sanan insanlara benzerler. Sanki devam ediyorlar. Sanki bir bayramı, bir oh deyişi, bir sevişmeyi, bir sulhu, bir özgürlüğü, bir oyunu, bir aşkı, bir kardeşliği, bir dudak dudağa, bir anlaşmayı devam ettiriyorlar; yalancılar! Pazartesi! Gelişigüzel bir mart gününün gelişigüzel bir pazartesi! Gideceksen git! Pencereye üç beş damla insanın içini ürperten bu buz gibi su, mangallı odanın bir isim yazdığım, bir şekil çizdiğim camına buğudan başka güzel ne getirdin? Ta uzaklarda, kel tepelerin üzerine abanmış yağmur bulutlarınla, kar toplayarak gökyüzünde dur da bir lazha konuşalım. Niçin geldiğini bir anlayalım senin. Bana insanlardan, dünyadan yeni bir şey mi getirdin? Şu sıcak atkılarına sığınarak, ceketlerinin yakasını kaldıranlara bir serüven mi hazırlıyorsun?
Sayfa 80 - İş Bankası Kültür Yayınları
Irimiás
Bir kitabı okumayı düşünüyor
Sait Faik'in Hikayeciliği
Sait Faik'in HikayeciliğiFethi Naci
8.2/10 · 24 okunma
940 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.