Demek ki, ideolojiterin incelenmesi, köklü bir eleştirmeye ve
kapsayıcı bir tarihsel açıklamaya yol açar. İnsanların zihinlerinden
türemiş olan sisli ve dumanlı gerçekler, yani genel tasarımlar (felsefe,
hukuk, din, sanat, bizzat bilgi) bu aracılar olmaksızın, amprik
bakımdan sapıanabilen maddi ve hayati sürece eklenirler. Ahlak,
din, metafizik ve ideolojinin öteki yanları yani bilincin gerçeğe
oluşan formları sadece dışgörünüş bakımından bağımsız gibidirler.
Bunların tarihi ve gelişmesi yoktur; yani bunlar insanlar
arasındaki maddi mübadelelere ve üretime oranla hiçbir bağımsızlık
taşımazlar. Hayatı belirleyen bilinç değildir, bilinci belirleyen
hayattır sözü çok ünlüdür, ama çoğunlukla kendi çerçevesinin dışına
çıkarılarak kullanılan bir formüldür bu. Oysa bu çerçeve,
özellikle olumludur ve burada, tarihi anlamının ancak iki tarzı olduğu
belirtilmektedir: Ya bilinçten hareket ederiz ve gerçekliği elden
kaçırınz, ya da gerçek hayattan hareket ederiz ve hiçbir gerçekliği
olmayan bu bilinci hemen yakalar ve açıklarız. Tarihsel
maddecilik; bilinçten, tasarımlardan ve bundan ötürü hayallerden
[kuruntulardan] hareket eden spekülasyona [soyut düşüneeye] son
verir.