Bugün toplumsal kutuplaşmanın, derinleşen eşitsizliğin, gitgide artan insan yoksulluğunun, sefaletinin ve zulmün en göze çarpan vakalarının altında yatan şey 1,5 asır önce Marx tarafından öne sürüldüğü gibi bir sömürü olmaktan ziyade, dışlanmadır.
Bence yine en başta sınıf eşitsizliği ve sömurü ama yazarın dediği gibi 'Kapitalizm problemi', kapitalist ekonominin en bariz ve her an patlamaya hazır arızası, hâlihazırdaki kendi küresel düzleminde sömürüden dışlamaya doğru kayıyor.
Bu hikaye birçok kez anlatıldı. İnsanlığı tüm mensuplarıyla tanıyıp kucaklayan ve insanlara haklarını sadece ve sadece insan oldukları için sunan bir Cumhuriyet hayali tüm modern nesiller tarafından kuruldu.
Bir dili yitirdiğimizd, zaman, mevsimler, deniz canlıları, Geyikler, yenilebilir çiçekler, matematik, manzaralar, mitler, hikayeler, müzikler,bilinmeyenler ve her gün yaşananlara ait yüzyıllar boyu süren bir düşünce birikimini de yitirmiş oluruz.
Tabiata uygun olan ise adalettir. O halde adalet, zorla elde edilen hâkimiyettir. Adalet, her kim olursa olsun, insanın yolu üzerinde dikilen varlığın ezilmesidir.