Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Günaydın yeni güne, aydınlığa, günaydın henüz ayılamayanlara, henüz uyuyacak olanlara, günaydın 1k dostlarına..Şairin dediği gibi; '' Bahara bir dilim mavi var, son çeyrek biraz hüzünlü olur'' varsın olsun biz yine de sabırla bekliyoruz...
"Aşk kadına yakışır aşık olmak adama; yürekten seven adamlar varya, şapka çıkarılır işte o adama.", demisler Facebook'da, Kaptanin Gonul Kalem'i sayfasinda, Kayahan'in esine yazdigi son siirinin altinda. Oyle huzunlu bakma kar tanesi. Bu defa goturemem yanimda seni. Aklim sen de kalir sakin aglama. 'Iyi geceler' der gibi ugurla beni.. Iyi geceler guzel insan...
Reklam
Karşiliksiz aşkinin zehrini taşiyordu bana Kokusu sinmişti inatçi ruhuma, kitalarima, ellerime... Öyle çok öpüşürdük ki, Agzinin tadiyla yerdim yemeklerimi... Öylesine inaniyordu ki dünyadaki son aşkla beni sevdigine, Bir gün ansizin korkunç bir özlem duymaya başlamiştim Kim oldugunu bilmedigim birine... Şimdi agzimda karşiliksiz aşkin o aç tadi... Karşimda o... Yine hüzünlü, yine yenik... Ama eşitiz artik, Damarlarimizda karşiliksiz aşkin o zehirli kani... Cezmi ERSÖZ
Refik Amca'nın hüzünlü hikayesi... İhtisasımın sanırım ikinci senesi... Kanser polikliniğinin çömez asistanıyım, Üzeri kan, idrar, balgam vs lekeleriyle süslü buruşuk mavi takımımla geceleri nöbet tutuyorum, gündüz polikliniğin işlerinde koşturuyorum. İki günde bir de insani bir saatte çıkabilirsem eğer hastaneden eve gidip uyumaya çalışıyorum.
“SENİ SEVEN NEYLESÜN” VE BEYNUN AKYAVAŞ M. NİHAT MALKOÇ Nice sözde meşhurlar vardır ki, ne yazık ki bulunduğu yerin hakkını vermeden o noktaya gelmişlerdir. Niceleri de vardır ki haksız yere nisyan bulutlarına gömülmüşlerdir. Fakat her şeye ilaç olan zaman, bunları elemesini, adaleti tecelli ettirmesini bilmiştir. Zamanın nisyan bulutlarında
Sagopa Kajmer
Tek sahipliğimiz bilmem kaç gram et ve içine sığınan kemik, onuda toprak alır, elde var ölüm, hüzünlü son bölüm...
Reklam
Pablo Neruda
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim Şöyle diyebilirim: gece yıldızla dolu Ve yıldızlar, masmavi titreşiyor uzakta Şakıyarak dönüyor gökte gece rüzgarı. Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim Sevdim ben onu, o da beni sevdi bir ara. Kollarıma aldım bu gece gibi kaç gece Kaç defa öptüm onu sonsuz göğün altında Sevdi beni o ben de bir ara onu sevdim O
Bayram falan derken aldıklarım. Bir iki üç diyemeden baya olmuş
Bazen yazmak istemez insan Ya da okumak Öyle bunalır ki bazen hayattan, "hiç kimse hiçbir şey söylemesin" ister Hiç kimse sormasın, hiç kimse teşekkür etmesin, hiç kimse "çok yaşa" demesin ister Hapşırmak bile istemez kimi zaman Bazen hapşırırken bir saniyeliğine duran kalbinin, durduğu anda zamanı durdurası gelir insanın, bir
Sabırlı olup sonuna kadar okuyabilecekler için yazdığım hüzünlü bir öyküm. Okuyunuz bence. Aslında; ne kadar da masum olduğunun farkında değildi yanaklarından süzülen damlaların. Yüzüne acılı bir ifade takınmıştı farkında olmadan. Çatık kaşları, büzülmüş dudakları ve kırılgan gözyaşlarıyla küçük bir çocuğu andırıyordu. Yüzündeki ifadenin ve
Reklam
İşte geldim yine Bilmem kaçıncı kez geliyorum bu banka, Herkesin kendinden bile kaçtığı bir yeri vardır ya da kaçabildiğini sandığı,sanırım burası benim için öyle bir yer. Ama senden kaçma ihtimalim yok sanki. Ne bu bankta ne bu ülkede,ne de bu kainatta. Nasil kaçabilirim ki zaten kovalayan ben oldukça kendimi. Her gelişimde sanki sende o banktasın, ordasın,sözleşmişiz gibi. O uzaktan beni görünce ilk,hiçbir zaman bakmaya doyamayacağım gözlerin; kısılarak, gülümsemeyerek karşılıyor beni.Yaklaşınca ben emanet bir "merhaba" çıkıyor ağzından. Oturuyorum her zamanki yerime.sen yine susuyorsun ve ben dinliyorum yine can kulağıyla. Karanlıkta gözlerimi kapatıyorum aydınlığa . Ve sen ordasın biliyorum. Az da olsa birkaç anı sana dair. Anılar ne garip şey değil mi. Ben hep hafızamın iyi olduğuyla övünürdüm. Şimdi anlıyorum ki iyi bir hafıza ne büyük bir düşmanmış insana. Kalkıp gitmek zor geliyor hafızamdan. Biraz daha oturuyorum. Son şarkıyı dinliyorum. biliyor musun ?Benim şarkılarım hep hüzünlü, İnsan alışıyorda ve sonra başkalarının hüzünlenip belkide ağladığı şarkıları bile gülümseyerek dinliyor. Bilmem kaçıncı şarkıyı dinliyorum bu bankta, Bilmem kaçıncı kez seyrediyorum yıldızları bu banktan, Bilmem kaçıncı kez dalıyor gözlerim uzaklara , Bilmem kaçıncı kez derin bir sensizlik çekiyorum ciğerlerime, Bilmem kaçıncı kez kaçıyorum kendimden en çıkmaz sokakta , Bilmem kaçıncı kez seviyorum seni. #öyle işte
O günden sonra hayatı yıllarla değil, on yıllarla ölçmeye başlamıştım. Ellili yıllarım belirleyici olmuştu, çünkü neredeyse herkesin benden genç olduğunun bilincine varmıştım. Altmışlı yıllarım, yanılmak için artık vaktimin kalmadığı kuşkusuyla en yoğun geçenler oldu. Yetmişliler, belki de son yıllarım olabileceği düşüncesiyle korkutucuydu. Benim Hüzünlü Orospularım Gabriel Garcia Marquez
Bir edebiyat dergisinde de yayınlanan hüzün barındıran bir öyküm. Öykü sevenlere tavsiye ederim. Aslında; ne kadar da masum olduğunun farkında değildi yanaklarından süzülen damlaların. Yüzüne acılı bir ifade takınmıştı farkında olmadan. Çatık kaşları, büzülmüş dudakları ve kırılgan gözyaşlarıyla küçük bir çocuğu andırıyordu. Yüzündeki ifadenin ve
HACKI (köpek deyip geçmeyin)
Hacki... Orta yaşlı profesör, her sabah işe gitmek için uğradığı tren istasyonunda sevimli mi sevimli bir köpek yavrusu ile karşılaşır. Bir süre sevip okşadıktan sonra sanki ikilinin arasında duygusal bir bağ gelişir. Profesör derse yetişmesi lazımdır ve tren kalkmak üzeredir artık. Ama vedalaşmak bir türlü mümkün olmaz... Durumu gören istasyon
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.