Bakışları kababalığın içinde gezindi. Her hayatı görüyor ve fark ediyordu. Yalnızlıktan mutsuz olanları, yanında ki ile mutlu olmayıp katlanmak zorunda olanları, her şeye rağmen sahte de olsa gülümseyenleri ve daha nicesini...Her zamanki gibi sabahın soğuk ayazında çıkmış ayağını sıkan o dar ayakkabıları yırtık çorap giydiği ayağına geçirmişti.
gitme o güzel geceye tatlılıkla
ihtiyarlık yanmalı ve saçmalamalı gün kapandığında;
öfkelen, öfkelen ışığın ölmesinin karşısında.
akıllı adamlar, bilmelerine rağmen karanlık uygundur sonlarında,
sözleri şimşek çaktırmamış olduğu için onlar
gitmezler o güzel geceye tatlılıkla.
iyi insanlar, son defa ellerini sallarlar, bağırarak ne kadar parlak
dans edebileceğini güçsüz eylemlerinin yeşil bir koyda,
öfkelenirler, öfkelenirler ışığın ölmesinin karşısında.
vahşi insanlar güneşi uçarken yakalamış olan,
ve öğrenen, çok geç, yas tuttuklarını ona yolunda,
gitmezler o güzel geceye tatlılıkla.
ağır hastalar, ölüme yakın, körleştiren görme gücüyle gören
kör gözlerin gök taşları gibi alevlendiğini ve şen olmasını,
öfkelenirler, öfkelenirler ışığın ölmesinin karşısında.
ve sen, benim babam, orada hüzünlü dorukta,
yalvarırım, lanet et, hayır dua et bana şimdi acımasız göz yaşlarınla.
gitme o güzel geceye tatlılıkla.
öfkelen, öfkelen ışığın ölmesinin karşısında.
dylan thomas
Merhaba kitapsever dostlarım bugün çok hüzünlü bir kitap ile karşınızdayım. Aslında hepimizin yokmuş gibi davrandığı ama kaçınılmaz olan ölümü dinliyoruz Burak'ın ağzından. Son derece akıcı İlerleyen ve bir solukta bitirebileceğiniz bir kitap. Burak'ın ,Sümeyra adındaki nişanlısının kolon kanseri olduğunu öğrenirler. İkisi de Üniversitede çok başarılı olan öğrencilerdir fakat okula ara verip, Sümeyra'nın son günlerini birlikte geçirebilmek için Avrupa'yı gezerler. Ama bu gezilerde çoğunlukla Burak'ın iç dünyasının derinliklerinde yüzüyoruz. Bu geziler sırasında iç dünyasında sık sık ölümü ve hayatı sorguluyor. Ve bunun devamında nişanlısını kaybettiği dönemi ve sonrasını okumaya başlıyoruz. Insanı derinden etkileyen duyguları okurken, bir anda kendi hayatımızı sorgulamaya başlıyoruz.
Ara ara Burak'ın en iyi arkadaşı olan Selim ile birlikte geçirdiği çocukluk zamanlarına ışınlanıyoruz. Ve geçmiş anıların insanın hayatı boyunca hep var olacağına şahit oluyoruz.
Bu kitap bize zamanın ne kadar hızlı geçtiğini ve sevdiklerimizin kıymetini bilip onlarla birlikte geçirdiğimiz anların önemini bize bir kez daha hatırlatıyor.
Severek okuduğum bu kitabı hayatımızın koşuşturması arasında ne yaşadığımızı ve ne için yaşadığımızı bir an soluklanıp uyanmak ve farkına varmak için okumanızı tavsiye ediyorum.
Ölümü Ne sıklıkla anıyorsunuz?
Kitap ile tanışmama vesile olan sevgili
Kitabıp ile tam aşktan kaçmaya karar verdiğimde karşılaştım. Aslında 2 türlü de ele alabiliriz kitabı. Aşktan kaçan bir kızın aşkı bulması. Piraye Haşim ile aşkı buldu ama bence bir elmanın 2 yarısı olamadılar.
Bir başka şekilde ise aileleri tarafından yönetilmeye çalışılan 2 genç. Her ne kadar birbirlerini sevselerde yaşam tarzları uymadı.
Kitap hüzünlü bitiyor her defasında elim kitaplığa gittiğinde hep nedense son kısmı açıp okurum.
PirayeCanan Tan · Altın Kitaplar · 201344,5bin okunma
Bunca gerçeği kullanarak böyle olağanüstü bir kurgu oluşturmak mı işte Dan Brown farkı
Bu kitabı yazarken her şeyi yaşadığına öyle eminim ki.. kiliseler arası mesafeler oluşturduğu dünyanın ruh hali hayalin gerçekle birleşimi harika bir genel kültür… olağan üstü bir( kitap) dünyaydı.
Bir yeri görmeden gezmek ve gezerken ilginç maceralar yaşamak gibiydi. Kendimi tam anlamıyla orada hissettim. Kendimi korkmuş, savunmasız, mutlu, hüzünlü, ve daha bir sürü duygu içerisinde hissettim. Bu kitap bana bir sürü şey anlatmakla kalmayıp bir ülkeyi gezdirip bir sürü bilgi verdi hem sanat hem bilim hem tarih hem de din olarak ve belki daha bir sürü şey hakkında. Son olarak şunu söylemem gerekiyor ki bu kitabın hayatımda ayrı bir yeri olacak. Kitabı çok beğendim ve kesinlikle tavsiye ediyorum
İlksöz: Kaçsam neye yarar.
Selçuk Baran okumalarıma basım sırasını baz alarak devam ediyorum. Kış Yolculuğu, üçüncü öykü kitabı. Önceki iki öykü kitabından farklı olarak bu kitaptaki öykü sayısı hem daha az hem de uzunluk bakımından önceki kitaplara göre daha uzunlar. Toparlarsam kitap üç uzun öyküden oluşuyor.
İlk öykü Türkân Hanımın Ölümü
Kaan Murat Yanık 'ın ismine ve bu kitabına bir gruptaki tavsiyeler üzerine rastlamış oldum. Yazarın tarzını, anlatımını görmek için başladığım bu kitap beni sanki bir masalın içine çekti oturduğum koltuktan. Ali'yle ,Behzat'la ,Butimar'la sanki ben düştüm yollara, sanki ben bırakıp gittim her şeyimi, sanki benim evimi damımı köyümü viran ettiler, Ali'nin Ali olmaktan çıkışında sanki ben ihanete uğradım. Yapma be Ali, bu kadar da olma! dedim. Velhasıl göstere göstere gelen o hüzünlü sonu okumak istemesem de hikaye gerçekten çok akıcı olduğu için devam ettim.. Kitabın son sayfalarına geldiğimde içimi kaplayan sıkıntıyı anlatamam. Ah Butimar'ım, sen hiç hak etmedin bunları .
Ben çok beğendim , etkisini bedenen bile hissettiğim bir roman oldu. Okumayı düşünenlere ya da yazara şans vermek isteyenlere tavsiye ederim.
ButimarKaan Murat Yanık · Ketebe Yayınları · 20223,978 okunma
#kitapyorumum
Kitabın Adı: Bugün Bize Kim Geldi?
Yazarın Adı: Sezgin Kaymaz
Yayınevi: İletişim Yayınları
Sayfa Sayısı: 202
Bir kitabın daha sonuna gelmiş bulunmaktayım.
Sezgin Kaymaz'ın okuduğum üçüncü kitabıdır.
Bu kitabı hikaye türündedir.
Kitap da 8 hikaye bulunuyor.
Kimi zaman bizleri güldürüp, bazen de bizleri hüzünlendiren insanların hikayelerini bulacaksınız.
En son hikayesinde yazarımız bizlere biraz da kendini anlatıyor.
Mektup kardeşi ile konuşur gibi olmasına rağmen çok samimi bir dille bizlere kendini anlatıyor.
Son hikaye biraz hüzünlü bir hikaye ama hayatın içinde bulabileceğiniz bir hikayedir.
Bu güzel yazarla sizlerin de tanışmamızı diliyorum..
Kitapla kalın...
Bir gün bir tesadüf eseri, belki de 100. kez Tuncay kurtiz'in sesinden "oysa herkes öldürür sevdiğini" ile başlayan şiiri dinledim ve merak ettim bu şiir gerçekte kime ait diye... işte o zaman öğrendim ki bu şiir Oscar wilde'ın reading hapishanesi baladı isimli kitabından bir şiirmiş. kitabı hemen satın aldım tabii ve bugün
🇲🇦🇷🇮🇳🇦 🇨🇺🇰🇺🇷🇺
Paula iki yıl önce on yaşındaki kardeşi Tim'i kaybetmiş ama yas sürecini tamamlayamış, battıkça batmış, çıkmaza sürüklenmiş bir genç kadındır. Bunun için psikolojik destek almasına rağmen hala bu kayıptan kendini sorumlu tutmaya devam edip, onun olmadığı dünyada nesef almaya hakkı olmadığını düşünmektedir.
Doktorunun tavsiyesiyle, ölümünden beri gitmediği mezarını ziyaret etmek ister fakat insanların onu görmesinden hoşlanmadığı için bunu gece yapmaya karar verir. Gizlice girdiği mezarlıkta yaşlı bir adamın kazı yaptığını görür ve endişelenir. Kendini belli etmemeye çalışsada bunda başarılı olamaz ve yaşlı Helmut ile tanışır. Sonrasında hikayesini de öğrenince çok etkilenir ve tuhaf arkadaşlıkları başlar. Tesadüfün bir araya getirdiği ikili söyleyemeyeceğim sebepten dolayı karavan yolculuğuna çıkarlar. Günlerce yapılan bu ilginç yolculuk onları daha da yakınlaştırır, birbirlerinin en derin yaralarına ortak olurlar.
Ve yayınevı yine şaşırtmadı bir solukta okuttu. Müthiş etkileyici, ders verici, motive edici ve hüzünlendirici okuma oldu. Yer yer Paula'nın ölen kardeşine seslenişi, onunla olan anılarını anlatışı hem hüzünlü hem komik anlar yaşattı.
Helmut'un eşine verdiği sözü tutmaya çalışması, hayat hikayesi, verdiği kayıpları, son anda yaptıkları ve Paula'nın yasını tamamlama süreci beni çok etkiledi. Eminim her okuyanı etkileyecektir.
Gönül rahatlığı ile tavsiyemdir.
Sevgiyle ve kitapla kalın.
Mariana ÇukuruJasmin Schreiber · Yan Pasaj Yayınevi · 20245 okunma
Muhteşem… Bu kitabı anlatmaya en uygun kelime sanırım. İlk sayfasından son sayfasına kadar sıkılmadan okuduğum nadir kitaplardan. Akıcı ve yalın dili sayesinde her yaş kesiminin rahatlıkla okuyabileceği bir yapıt. Özellikle son sayfalar çok duygu yüklü ve hüzünlü geldi bana. Okumadıysanız kesinlikle okuyun…
Kitapla kalın…