Misafirini bekleyen, evin uzak köşesinde saklanan
Sözüm ona değerli olduğuna inanılan
Ve bu yüzden, olur olmadık yerde ortaya çıkarılmayan
Porselen tabaklar kadar yalnızım.
İkinci Şans bitti ve ben çok hüzünlüyüm çünkü babası öldü ve bütün ailenin eskisinden daha yakin olmaları hepsinin hayatına onsuz nasıl devam edeceklerini düşünmeden duramıyorum. Taylor babası ölsene babasını dinleyerek korkularından kaçmadı ve Henry ile barıştı.
Bir yanım mutlu bir yanım ise buruk
ben hüzünlüyüm diye kekik çayı demledim ve dünyanın bana yol vermesini bekledim ağlamaktan unuttum demlediğimi çay soğuduu ve döküldü bazı şeyler zamanında güzel çayla alakası var mı yok mu bilmiyorum
İnan ki ağlamadım, hüzünlüyüm sadece...
Gözlerimdeki yaşlar çığ gibi yağar böyle her gece.
Güz gülleri gibiyim! Hiç bahar yaşamadım. Ya sevmeyi bilmedim yıllarca, ya sevince geç kaldım. . .
Kaybolanları ilmek ilmek buluyorum. Ne tuhaf. Bir döngünün en başına dönmek... Madem başa dönecektim, anlamı neydi bu çemberin? Belki de o çember hiç olmadı? Hep mi köşeler oluşturdum, hiç törpülenmeden?
Hep köşeler oluşturdum, hiç törpülemeden. Hep dinledim, dinlediklerimi sorguladım. Ama hiç soru sormadım. Şimdiyse, zihnimden birkaç saniyeliğine geçip boşlukta kaybolan soruların cevaplarının, gün içinde basitçe karşıma çıktığına şahit oluyorum. Sorular benim sayıklamalarım, gördüğüm cevaplarsa benim rüyalarım mı? Hayır. Nadiren söyleyebildiğim, net bir "hayır". Her ne kadar bazı şeyleri kelimelere dökmek istesem de mahrem kalmalı gibi hissediyorum, "hayır"ın nedenleri gibi..
Hüzünlüyüm. Ve garip ama huzurlu bir hüzün bu..
"Fırtınalar artık diniyor
Ayağa kalkıyorsun, benim dostum,
Daima eve gelen yolu bulacaksın
İçinde var olan yolu"
youtu.be/j2ElRWjLPZU?si=...