Albert Camus’un veba romanı 1940’lı yıllarda oran kentini saran veba hastalığına karşı yapılan direniş mücadelesinin hikayesidir.
Albert Camus’un okuduğum en iyi kitabıdır kesinlikle,insanliğa karşi öylesine karamsardir ki bu durum sizi rahatsız edebilir..
Aralarında doktor, gazeteci, din adamının da bulunduğu bir grup insanın, yaşadıkları oran şehrinde sinsice yayılan vebayla olan mücadelesini anlatır öyle güçlü betimlemeler yapar ki sadece faşizmi değil, insanoğlunu dize getiren tüm felaketleri betimler: açlık, savaş, hastalık, faşizm, kapitalizm..
Bu kitap öyle bir kitap ki dostlar ne kadar anlatsam ne yazsam gerçekten az gelir sonuna yaklaştıkça gözlerimin dolduğunu fark ettim ve kendimi sorgulamaya başladım..
- söyleyin doktor, vebadan ölenler için bir anıt yapılacağı doğru mu?
- gazeteler öyle diyor. bir gömüt taşı ya da bir plaka.
- bundan emindim. ve nutuklar atılacak. yaşlı adam boğuk boğuk gülüyordu.
- buradan duyuyorum onları: ‘ölülerimiz…’ sonra da gidip karınlarını doyuracaklar
Bu kısımı okurken boğazım düğümlendi.Ayrıca güçlü metaforik yapısına ve şahane hikayesine ek olarak camus'nun futbol tutkusundan da izler taşıyan klasik roman. romanda gonzalez isimli karakterde vücut bulan futbol tutkusu, bir futbol sahasının karantinaya çevrilmesiyle de yerini bulur..
Çok fazla uzatmak niyetinde değilim bu güzel eseri okuyun okutturun sevgili dostlar.Yeni bir kitapta buluşmak umuduyla huzurlu geceler dilerim.Kitapla kalın