Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
KADIN,ADAM ve ÇOCUK
''Kadınlar bedenlerini nasıl verirlerse, erkekler de ruhlarını öyle verirler.'' diyordu bir kitapta. Ruhla işi olan bir adam neden bedene kanardı peki? Güzellik kavramı neden kadınla özdeşleşmişti? Ya da derin bir ruhun esamesi olamaz mıydı o güzellik? Veyahut kadın sürekli bedeninde cevaplar arayan adama teslim olmuş olamaz mıydı? Peki kadın neden güçte arardı adamın ruhunu? Kim yüklemişti ki adama bu mevfumu, iyi bir işi olunca mı güçlüydü adam, tonlarca yükü tek başına kaldırınca mı ya da hiç ağlamayınca mı? İnsanoğlu bir şeylere bunca gizli kapaklı anlamlar yüklemeseydi eğer, veyahut sözler ve altında yatan anlamlar birbirleriyle örtüşseydi, olduğu gibi görünmek olsaydı tek derdimiz nasıl da güçlü olurduk halbuki... Oysa ben hiç ağlamasını bastırmaya çalışan bir erkek çocuğu görmedim. Bu da erkeğe sonradan yüklenmiş bir güç emaresi(!) değil de neydi peki? Ya kızlar? Siz hiç makyajsız sokağa çıkmaya çekinen kız çocuğu gördünüz mü peki? Bilmiyorum belki de bu yüzden çocuk olmak..Söylenmek istenenler söylendiği, beklentiler olabildiğine küçüldüğü hayallerse büyüdüğü için herkes,herkes kadar güçsüz olduğu, o güzel gözyaşları korkusuzca dökülebildiği için çocukluk... İstenen her şey mümkün olduğu için mutluluk kavramı henüz içimizde cevap bulduğu, ruhlar henüz bedendeyken ve insan insana fütursuzca dokunabildiği için çocukluk.
Öldünüz mü hiç!
Yalnızlıktan dem vurmayın bana Acılar içinde kivranmak nedir hiç anlatmayın.. Siz hiç mülteci şiirlerde Aşkin yasını tuttunuz mu Ya da bir zindanın penceresinden güneşi gözlediniz mi geceler boyu Savasta kaybolmuş bir çocuğun çaresiz bakışlarında öldünüz mü hiç Kendi hıçkırıklarinda boğulan bir annenin feryadını duydunuz mu Musalla taşında yatan evladına sessizce veda eden babanın duasına ortak oldunuz mu Hiç mezarlıklara düştü mü yolunuz Sahi kim ölecek yaşa geldi içimizde Kim bir şehidin ardından bir nefeslik Fatiha okudu... Şimdi kapayin gözlerinizi rahat uykunuzun son düşüne... Yollara pusu kurmuş azrailler cirit atarken yolunda yiğitlerin Sırtında taşırken bayrağını dilinde vatan türküsüyle çınlatirken dağları Siz rahat bir nefes daha alın ciğerlerinize... Küflenmis ruhunuz satın aldığı yarınları bir bir sayarken... Elif Y.
Reklam
Bir markam bile yok, anlıyor musun, hadi gülümse!
Gülse Birsel
Gülse Birsel
'in 15.08.2018 Tarihli Köşe Yazısı: DOLAR yükseldi, şu an itibariyle biraz sakinleşip 6.5’e oturdu. Yazının yayınlanacağı an, yani 16 saat sonraya ne olur bilmem. Ama bu yükselmeyle haftada bir veya üç günde bir TL üzerinden fiyatlarını güncelleyen uluslararası markalarda izdiham oldu! Zira Türk
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.
Sevgili Dost, O'nun adıyla başlamak, kalbe öyle bir kuvvet verir ki, meşguliyet ne kadar çetin, ne kadar girdaplarla dolu olursa olsun, sonsuz irâdenin emânetidir artık... Sevgili Dost Neden insanlar kendi çıkmazlarının ağrısını, başkalarının mutluluğuna gölge düşürerek dindirmeye çalışıyor? Neden kendimizi kabullenmek yerine, bir başkasının
İçimizdeki Şeytan Romanında Altı Çizili Satırlar Fakat içimizde, bizim ahlak tarafımızla hiçbir şekilde münasebete geçmeyerek hadiseleri muhakeme eden, neticeler çıkaran ve tedbirler alan bir hesabi tarafımız vardı ve lafta değilse bile fiilde daima o galip çıkıyor ve onun dediği oluyordu. (s.22) *Diğer çocukların dikkatine çarpacak herhangi bir
BU KADINLARIN ÇIĞLIKLARINI DUYUN! (Sema Maraşlı) On sekiz yaş altında evlenmenin cezasını çeken genç kadınlar onlar. Severek isteyerek düğünle dernekle evlendikleri kocaları hapiste, gerçek tecavüzcülerle aynı koğuştu yatıyor. Onlar da dışarıda babasız büyütmek zorunda kaldıkları çocukları ile hayat mücadelesi veriyorlar. Kocaları hapiste
Reklam
14.11.2018
İçimizde yatan çocuğa sarıldığımızda gördüklerimin üstümde oluşturduğu etkiden bahsetmek istiyorum. Bir saniyenin saatler geçmiş gibi hissettirdiğini idrak ederek elektrik dalgalarına maruz kalmışçasına titreyen ruhumun bedenimi ele geçirmesine izin vererek izleyenleri umursamadan beynimden çıkan düşünce balonunda şunlar beliriyor; bedenimi bu
Şaşkınlığından öptüğüm
Avlusunda durduk sabaha,sevdanın Pencereleri gözetledik,gizli,yağmurlu gecelerde... Gececi kadınlar şahit uyumadığımıza,elinde malt olan sakallı, kirli elbiseliler... Ezanlara az şahit olmadı,kulaklar,şafak vaktinde... İçimizden okuduk hep,saçlarından bestelediğimiz şarkıları,ısırıkları hep uzaktan aldık,gülüşlerden... Şiirler de örmüştük birde saçlara,karşına geçip okuyamadığımız... Bağırırdık,kalbin sesini dindirmek için,o gözleri görünce... O gözler delince,içimizde yatan onu... Kaçardık kendimizden,sokulacak bir ben arardık,küçülür,ezilir,büzülürdük... Yakardık bir tane sigara daha,dumanı bahane edip,saklardık göz yaşını... Seviyorduk bayım,sevdaydık biz... Anlıyor musun??? Şaşkınlığından öptüğüm,sesinden... K.K
Ömrümüz boyunca hiç duymadığımız bir müziği taşırız içimizde hepimiz; bellek uçurumlarımızın derinlerinde yatan bir müzik.
Emil Michel Cioran
Emil Michel Cioran
Bir Massai yerlisi şöyle diyor: “Eskiden yağmurun ne zaman yağacağını havayı koklayarak anlardık, şimdi bilemiyoruz. Her şey birbirine karıştı. Bir gün sel, öteki gün yangın, daha sonra kuraklık. Ne oluyor?” Ne olacak, Cenab-ı Hakk’ın yarattığı her mahlûk “Hududullah”a uyar, ancak insan müstesna. Bu yüzden imtihana tabi olan odur. Dünyanın
150 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.