Bazı ölümler düşünce yoluyla gerçekleşir. Bazı yaşantılar hissedilmez. Anılar bazen birer boşluktur.
Kitap grubunun bana yaşattığı bir içsel yolculuk. Budala. Sever misiniz saf insanları? Kendine zarar vereceğini bile bile doğruyu yapanları? Hadi gelin size bu kitabın bunlarla bağlantısını anlatayım.
İlk olarak
Bugün size saddet adında bir kadının ,annenin ,hayatı kararmış bir insanın ,tecavüze uğramış bir insandan bahsetmek istiyorum. Emeğime saygı olarak sonuna kadar okumanızı rica ediyorum.Bu bir hikaye demek isterdim fakat hayatımızın bir parçası olan maalesef günümüzün aşılmaz sorunlarından biri kız çocuklarına cinsel istismar ben bu olayı
Lise 1.sınıfa başladığım ilk gün Öğretmenlerle tanışma faslının tam arasında sınıfa aniden okul müdürü girdi.Şuan nasıl bilmiyorum ama bizim zamanımızda (95-99) eğitim öğretim yılında üniversitelere solcular,liselere ise sağcılar hakimdi.Müdürümüz eline kalemi alıp tahtaya şunları yazdı , ''Siyaset=Yalan,Siyasetçi=Yalancı'' Okulunda herhangi bir
Bilinmeyen bir ülkenin bilinmeyen bir şehrinde başlayan ve tüm dünyayı etkisi altına alan bir salgın. Çok hızlı yayılan ve beyaz felaket diye anılan “Körlük” vakaları.
Kitap okuması ilk başta zor gelse de hemen alışıyorsunuz çünkü yazar noktalama işareti olarak sadece nokta ve virgül kullanmış. Bazı diyalogları anlamanız bu yüzden zorlaşıyor. Kitapta hiçbir karakterin ismi yok, sadece bazı tanımlamalar yapılıyor. Yabancı eserlerde karakter isimleri benim aklımı hep karıştırmıştır o yüzden böylesi bana daha iyi geldi. Oldukça yalın ve sürükleyici. O yüzden çok kısa sürede bitirdim.
Distopik bir dünya. Psikolojik ve sosyolojik açıdan mükemmel bir eser. Tüm insanlar kör ve artık insanlar insan gibi yaşayamıyorlar. Bu durumda açlık onlara çok fena şeyler yaptırıyor. Kitapta çok iğrenç gerçekler var, okumakta zorlanıyorsunuz.
Körlüğün neden kaynaklandığı belirtilmiyor ancak sonlara doğru kilisede gerçekleşen olay bana farklı şeyler düşündürdü.
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022104,4bin okunma
Ve gittin..
Bu artık ölmeme engel değil.
Çok bekledim.
Gelmedin diye öldüm..
Bazen çevremizdeki dünyanın büyüklüğünü farkettikçe biz de küçülürüz, dert sandığımız şeyler de.
Bu romanda tam tersi. Yerinde olup olmadığını merak edip durduğu bıyıklarıyla Zebercet, büyüyor da büyüyor, kendi dünyasını tıka basa doldurana dek.
Orta parmağındaki
Bukowski'nin okuduğum 7. Kitabı. Değişen bir şey yok, bizim Bukowski hep aynı :)
Bukowski okuyanlar ya onu sever ya da ondan nefret ederler, bunun ortası yok sanırım.
Şiir kitabıyla ön plana çıkan Bukowski bu sefer polisiye kitabıyla karşımızda.
Genelde şiirlerinde kendisinden ve hayatından bahseden (öyle olduğu düşünülen) Bukowski, yine aynı