I
önce kol sonra sürgü sonra anahtar açılır kapı
itilirim sırtımdan ben ebedi kiracı kesilmiş hükmüm
önce sürgü sonra kol sonra anahtar kapanır kapı
bir ömür boyu diri diri içmek için gövdemi
dolanır bacaklarıma balçık gibi ağır bir karanlık
çırpınsam küçücük pencerede çifte çapraz parmaklık
üstünde yüzüme örtülür binlerce kare
"Mümin kişiye bir ağrı, bir yorgunluk, bir hasta lık, bir üzüntü hatta küçük bir tasa hali isabet edecek olsa, bunlar müminin bir bölüm günahlarına kefåret olur. (Müslim, Birr, 52, III, 1993)
"Hayat adil değildir. Kimileri hasta, kimileri ise sağlıklıdır." Bu sözleri 1962'de Amerika Birleşik Devletleri Başkanı John F. Kennedy söylemiştir. Kennedy, elbette kendine ve sağlığına ilişkin süregelen söylentilerden söz ediyordu. 40 yıl sonra tıbbi kayıtlar incelendiğinde, böbreküstü bezinin tehlikeli bir fonksiyon yetmezliği olan Addison hastalığı, osteoporoz ve sürekli sindirim sorunları olduğu görülmüştür. Yaşamını sürdürebilmesi için, özellikle stresli dönemlerde, ağrı kesiciler (demerol ve metadon), uyarıcılar, sakinleştiriciler ve hormonlar (hidrokortizon ve testosteron) verilmiştir. Başkan Kennedy'nin fiziksel rahatsızlıklarının, Küba füze krizindeki tutumunu veya politik kararlarını etkileyip etkilemediği konusunda kuşkular sürmektedir ancak Büyük Britanya Kralı III. George ve Kraliçe Victoria'nın çocukları ve torunları, Rus Çarı II. Nikolay, İspanya'da XIII. Alfonso ve General Franco'nun yanı sıra dolaylı da olsa Nazi Almanya'sı yöneticileri gibi pek çok dünya liderinin hastalıkları tarihsel değişikliklerin tohumlarını atmıştır.
II
Benerci, Somadeva'nın odasından sokağa çıkınca, Roy Dranat'ın «akşamüstü serinlikte bir teferrüçten
dönerken» soğuk alıp zatürreeden öldüğünü duydu. Ve Roy Dranat'ın oteline gitti. Gördüklerini şöyle anlatıyor:
Girdim ki içeriye,
Bu şiiri bu kadar geç keşfettiğime inanamıyorum.. Çok nahif..
I. AŞK VE ÇİLELER
Monna Rosa, siyah güller, ak güller;
Gülce'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister;
Ah, senin yüzünden kana batacak,
Monna Rosa, siyah güller, ak güller!