"Bir kitabı okurken geçen iki saatin ömrümün birçok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetle olduğunu fark edince insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım."
"Sessizdi her taraf; sesimi duvarlar geri itiyordu. Hücrede uzun zaman bağırıp çağıramayacak kadar bitkin, yere yıkıldım. Birden gözüme, duvarın yukarısında, gri bir dörtgen ilişti, beyazca bir parıltı, bir olasılık... gün ışığıydı bu. Ah, öyle rahat bir nefes aldım ki! Yüzükoyun yere uzandım, bu mutlu parıltının sevinciyle ağladım, minnettarlığımdan hıçkırdım, pencereye doğru havayı öptüm, deli gibi hareketler yaptım. Bütün tasalarım bir anda silinip gitmişti; bütün ümitsizliklerim, acılarım dinmişti; düşüncelerimin eriştiği ölçüde, o anda gerçekleşmemiş hiçbir isteğim kalmamıştı. Yerde doğrulup oturdum, elleri
mi katlayıp günün ağarmasını sabırla bekledim."
"Gerçeklik ne kadar yakın bir yüzle karşımızda haykırırsa haykırsın, biz yine de kendi beklentilerimizin içten içe fısıldadığı yalanlara kulak kesiliyoruz."