“Siz gençler... sizi sadece bulunduğunuz yere getirmek için neler çektiğimizin farkında değilsiniz. Bak şu adama, havuç doğruyor. Şu kadarcık yol almak için bile kaç tank, kaç kadının yaşamını ve bedenini ezip geçti, biliyor musunuz?
...
İçerisinde gene ekolojiden kadın hareketine; edebiyattan sosyolojiye; tarihten ütopyalara enfes makaleleri barındıran Birikim’in Eylül sayısını okumak Kasım ayını neredeyse ortaladığımız bu günlere denk düştü, geç olsun güç olmasın demişler; nitekim Eylül ayı ve Kasım ayı bu noktada tek bir ''ilerlemeye'' sahip: Her şeyin giderek daha da çekilmez bir hal alması ilerleyişine. Aylık çıkan kültür dergisinin yer verdiği makalelerin de ortaya serdiği gibi; toplumsal belleğin oluşmaması adına kontrolde tutulan bilinçlerin çoğaltılmaya devam edildiği, bir şeylerin sürekli alelacele yaşandığı bu ülkedeki temel sorunların “çözüm sürecinde“ sorunları yaşama hızımızla dalga geçermişçesine asla acele edilmediği, problemlerin gittikçe girift bir hâl aldığı gözlemleniyor.
E hâl böyleyken kişi oturup süreç mukayesesi yapacak ve kazanımlar için verilen mücadelenin gözlerinin içine bakma cesareti göstererek günü muhakeme edecektir. Etmelidir de. Aksi takdirde gelecek, büyük bir boyunduruktan başkası olmayacak gibi görünüyor.
Bunca karanlık gerçeklik ve cümlenin akabinde Ekim, Kasım ve diğer ayların incelemelerinde görüşmek dileğiyle diyelim.