Romeo: Tüm göklerin en güzel yıldızlarından ikisi,
yalvarıyorlar onun gözlerine işleri olduğundan:
biz dönünceye dek siz parıldayın diye.
gözleri gökte olsaydı, yıldızlar da onun yüzünde;
utandırdı yıldızları yanaklarının parlaklığı.
gün ışığının kandili utandırdığı gibi tıpkı.
öyle parlak bir ışık çağlayanı olurdu ki gözleri gökte
gece bitti sanarak kuşlar cıvıldaşırdı.’
...yani insanları sevmiyor değilim ama dürüst olmak gerekirse kitapların dostluğunu tercih ederim. Kafamın içinde yarattıkları sessiz dünyayı seviyorum; o dünya sihirle, adalarla ya da gizemle doldurulabilir.
Sevmeye gelince; o böyle sokaktan geçerken karşıdan görmekle erkek sevmeyi anlayamıyordu. Bu ona, seveyim diye sevmek gibi geliyordu; sevmek için bilmeyerek sevmek, sonra farketmek gerekir diye düşünüyordu.
Kalabalık içinde yalnız yaşamak, kalabalık içinde gezip beraber bir köşeye kaçmak, işte asıl zevk budur. İnsan kalpleri, birbirine bağlılığın ne demek olduğunu o zaman anlar. Ben seni ne kadar sevdiğimi başka kadınları gördüğüm zaman anlıyorum.
Ne tuhaf oluyor şu insanlar! Kimse, içinden mucize olduğuna inansa bile itirafa yanaşamaz! Siz bile, ‘Belki de yalnızca rastlantıdır,’ diyorsunuz: Kendi düşüncelerine karşı öyle büyük korkuları oluyor ki insanların, tahmin edemezsiniz!