Ben hayallerimden ve hedeflerimden ilk bahsettiğim de bana söylenen ilk şey "orta okul mezunu bir kadının yazarak başarıya ulaşamayacağı" oldu. Bir kadının istediğinde neleri başarabileceğini, kadının kendi kendine yetebileceğini idealleri ve hedefleri olabileceğini önce kendi çevreme sonra da bu düşüncede olan herkese bu ödülü alarak kanıtladığımı düşünüyorum.
Bana inanmayan herkese kısaca bir not düşmek istiyorum. İnanan kadınlardan nefret ediyorsunuz çünkü size göre inanmışlık az gelişmişlik. İnanmayan kadınlardan da nefret ediyorsunuz çünkü inanmamışlık yobazlık. Mini eteklileri acık olduğu için çarşaflı olanları kapalı olduğu için eleştiriyorsunuz. Güçlü ve kendi ayakları üzerinde duran, karakteri ile var olan, kadınları istemiyorsunuz çünkü, korkuyorsunuz. O kadar tutarsız tutumlarınız var ki kadın olarak bizleri artık belli kalıplara koymaya çalışmanızdan bıktık.
Ben cesaretimi direnen tüm cesur kadınların cüreti ile kuşattım. Unutmayın her kadının mutlaka anlatılmaya değer bir hikâyesi vardır.
Ben bu ödülü yüz yıllardır sesini ve ismini duyuramamış toplum içinde yer edinememiş, dayatmalara ve ötekileştirilmelere maruz kalan tüm
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
KAHRAMAN ORDUMUZA
👉1-Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
İstiklal Marşımız "korkma" diye başlar. Biliyorsun ki bu, Resûl-i Ekrem'in Sevr mağarasında Ebû Bekir'e söylediğidir. Bunlar tesadüf değil." (İsmet ÖZEL)
İstiklâl Marşı'nın ilk kelimesi KORKMAdır. Buradaki korku ne can
Kimin elleri değdi size, kim kuruttu sizi, bu kırılmışlık niye... Kanıyorsunuz bazen görüyorum bu inanmışlık niye...Hangi yağmur ağladı köklerinize, en uzun acınız kaç yaşında, kimleri öldürdünüz, bunlar kimin dudakları...
Çevresindeki herkesin yüzünden derin bir inanmışlık okunuyordu. Hayır, aklını karıştıran ve onu şüpheye sevk eden hislerini anlamaları olanaklı değildi.
"..Yüksek bir inanmışlık içinde süratle saydığı sözcükler, kafamda bir resme karşılık gelmiyor. Bir sürü anlamsız şekil, bir arada ama birbirinden kopuk biçimde, havada aylak aylak uçuşuyor."