Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
247 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Osmanlı'nın sadık(!) bir mebus iken, babası Mekke Emiri Şerif Hüseyin'i 1916 yılında Osmanlı'ya karşı isyana teşvik eden, bu isyanda önce İngilizler ile sonra hem İngiliz hem de Fransızlar ile işbirliğine giren böylece ilk başlarda İngiliz mandası, sonra bağımsız bir emirlik en sonunda 1946'da tam bağımsız olan Ürdün Kralı Abdullah'ın kendi gözüyle "Osmanlı'yı neden arkadan vurduğunun" muhasebesini anlatan kitap... Kral Abdullah'ın küçüklüğü ile başlayıp Ürdün'ün tam bağımsızlığını elde ettiği 1946 yılına kadar ki yaşadıklarını/hatıratını anlattığı eser... Özellikle Fahreddin Paşa'nın Mekke Savunması ve meşhur İngiliz ajanı Lawrence ile ilgili bölümleri dikkate değer. Bu kitap "Arap gözüyle Osmanlıyı" ve Arapların "ırkçı" yüzünü görmek için birebir... Tavsiye ederim.
Biz Osmanlı'ya Neden İsyan Ettik?
Biz Osmanlı'ya Neden İsyan Ettik?Kral Abdullah · Klasik Yayınları · 2006173 okunma
OCAK 1919 1918 Aralık ayı sonunda Batum’u işgal eden İngilizler, Osmanlı hükümeti üzerinde baskılarını artırdılar, sonunda İstanbul hükümeti Kars, Ardahan ve Batum’da bulunan tüm askeri birliklerini ve tüm sivil memurlarını geriye çağırdı. 2 Ocak 1919’da İngiliz Yüksek Komiseri Calthorpe, Konya’daki 2. Ordu Komutanı Nihat (Anılmış) Paşa’nın görevden alınmasını istedi. Osmanlı hükümeti de bu isteği hemen yerine getirdi. 5 Ocak 1919’da İngiliz işbirlikçisi Sait Molla, Kürt ileri gelenlerinden Mustafa Paşa ve Bedirhanoğlu Emin Ali Bey İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiserliği’ni ziyaret ettiler ve “İngiliz koruması ve mandası altında özerk bir Kürdistan kurulmasını” istediler. 11 Ocak 1919’da İngilizler, İstanbul’daki polis ve sağlık kuruluşlarına el koydular. 11 Ocak 1919’da, bir Yunan askeri birliği Trakya’daki demiryollarını denetim altına aldı, tüm tren istasyonlarını işgal etti. Dört gün sonra, 15 Ocak 1919’da İngilizler osmanlı devletinin Anadolu ile en önemli ulaşım bağlantısını kuran Haydarpaşa tren istasyonunun yönetimine el koydu. Hükümet Ermeni göçünden sorumlu tutulan kişilerin tutuklamalarına başladı. İstanbul’daki İttihat ve Terakki Partisi ileri gelenlerinin evleri abluka altına alındı ve tutuklandılar.
Reklam
488 syf.
4/10 puan verdi
·
6 günde okudu
"James Barr" yazarı ne kadar araştırsam da çok bir bilgi bulamadım hiçbir şey çıkmıyor. Peki kitabı nasıl? Kitap tamamen "Hasta Adam" olarak tabir edilen yüce Osmanlı Devletinin topraklarına adeta bir akbaba gibi üşüşen İngiltere ve Fransa'nın aralarındaki, Suriye, Irak, Lübnan, Filistin, Cezayir gibi Orta Doğu ülkelerinin
Kırmızı Çizgi
Kırmızı ÇizgiJames Barr · Pegasus Yayınları · 2016112 okunma
Sevr Antlaşması tarihte örneği olmayan trajik bir antlaşmadır. Yalnız kabul edenler için değil, böyle bir antlaşmayı hazırlayan Batılılar için de bir utanç belgesidir. Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti, İngiltere'nin isteği doğrultusunda, 'bir daha Batıya kafa tutamayacak kadar küçük ve güçsüz bir devlet' haline getirilmekte, Çatalca'ya kadar Doğu Trakya Yunanlılara verilmekte, Anadolu Türkler, Yunanlılar, Ermeniler, Kürtler ve Fransız mandası altındaki Suriye arasında bölüştürülmekte, kapitülasyonlar daha ağırlaştırılıp genişletilmekte, devletin her etkinliği denetim altına alınmakta, Marmara denizi ile Boğazların idaresi ayrı bayrağı olan milletlerarası bir kurula bırakılmaktadır. Ayrıca, Üçlü Anlaşma'yla Anadolu, iyice sömürülmek üzere, İngiliz, Fransız ve İtalyan çıkar bölgelerine ayrılmaktadır.
Kuveyt, evet, Osmanlı İmparatorluğu dönemi boyunca olduğu kadar, İngiliz mandası altındayken de daima Irak'ın bir parçasi olan Kuveyt, 19 Haziran 1961'de, petrol şirketlerinin isteği ve Batılıların onayladığı askeri bir müdahaleyle hiç yoktan "bağımsız" bir devlet haline getirildi. Çünkü o devirde Irak Devlet Başkanı General Kasım 1961başında (yabancı) petrol şirketlerinin imtiyaz haklarını ellerinden almaya karar vermişti. Bu şirketler, Irak'ın kendi ürettiği petrolün deniz yoluyla sevk edilmesini engellemek ve Kuveyt'in bitmez tükenmez zenginliklerine keyiflerince sahip olmak için, orada güçsüz ve köksüz bir devlet oluşturdular. Kukla bir başkan olarak da bir kabile reisini tahta oturttular. İşte o 1990 Ağustos ayına kadar hükûmet Emir Sabah ve ailesinden oluşuyordu. Oy kullanma hakkına nüfusun sadece yüzde 3'ü sahipti. Böyle bir seçimle oluşan sözde Meclis de 1986'da feshedilmişti.
Sayfa 25 - Türk Edebiyat Vakfı YayınlarıKitabı okudu
İktidarın süregiden dış hegemonya için uygun olduğu düşünülen liderlere devredilmesi mantığı Ortadoğu'da yerleşik bir kanondur şeklinde bir sav öne sürdüğümüzde kanıt olarak şunlar da yeter: "1943'te Fransız Mandası'nın sona ermesiyle iki ayrı devlet olarak Lübnan ve Suriye'nin kurulmasının da, 1946'da İngiliz Mandası'ndan bağımsızlığını
Reklam
Musul
MUSUL TÜRKMEN ŞEHRİDİR" Musul, İngiliz oyunu ve İsmet Paşa'nın vazgeçmesiyle elden çıkmıştı. Milletler cemiyeti Eylül 1925’te bir rapor hazırlayarak Musul halkının müstakil olmak istediğini; ancak Musul’un İngiliz mandası altındaki Irak’ın parçası olmasının münasip düşeceği bildirildi.Türk tarafı müzâkereleri boykot etse de, İngiltere’nin kontrolündeki MC bu raporu 16 Aralık 1925’te tasdik etti.Ankara politika değiştirip raporu kabullendi
Almanların Türklerle ittifaka girmesi Ortadoğu'yu bir savaş alanına çevirdi. Bu da Ortadoğu'nun Britanya'ya sunulmasını getirdi. Daha savaş sonlanmadan (1.Dünya Savaşı) Aden, Mısır, Sudan, Kıbrıs, Somali, ve Körfez Emirliklerinin yanı sıra Muskat, Umman, ve Katar doğrudan ya da dolaylı olarak Britanya nüfuzuna girdi. Ve bunlara sömürge yerine uysallaştırılmış terim olan İngiliz mandası adını verdiler.
Sayfa 298 - YKYKitabı okudu
298 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.