"Tabi boşa gitmemesi için, fiilleri sağlam zincirlerle birbirine bağlayacaksın. Zincir, niyettir. Fiilleri fiillere bağlar. Fiilleri manalara bağlar. Her fiil için, niyeti yenilemek gerekir. Eski niyetlerle yeni fiillere girişmemek gerekir. Çünkü niyet, bozulan bir şeydir. İyi muhafaza etmezsen, kokar, çürür, bozulur, farkına bile varmazsın, niyetim hâlâ sağlam sanırsın. Niyetler milimlik kay malarla değişir. Bir tırın yoldan çıkması gibi patırtıyla çıkmaz insan yoldan. Buzda kayar gibi kayar niyetler. Sahibi hiç hissetmez, karaya yakınım sanır, bir bakar buz tutmuş gölün ortasına kadar gelmiş, bir çatladı mı buz, batarsın dibe, boğulur gidersin. Niyetler milimlik kayar. Güzel ruhlar hep güzelliği arar. Ama içinde muhabbeti, merhameti, adaleti sağlamlaştırmadan bir kılavuzun arabasına binersen, yük olursun sadece. Hâlbuki sen muhabbetle, merhametle, adaletle bir gönül yapsan kendine, sonra o gönülle taşısan mazlumları, mağdurları, ne güzel olur. Bir kılavuz arıyorum diye dolanıp duracağına, kendine bir gönül inşa etseydin, bunca yılı heder etmemiş olurdun. Aramak seni sana unutturdu. Aramak, aslında aramamanın perdesidir. Kendine inşaat yapmak gözüne zor göründü de, hazır yapı arıyorsun. Bir kılavuzun kapısına varan, gene oradan ölçüyü alıp gidecek, o ölçüyle, kendi inşaatını yapacak, yoksa o kapıya yüktür. Bir şey arama, aradığın sendedir, bir gönül inşa et kendine. Sonra o gönülle taşı mazlumları, bak ne güzel olur, mevcudat tehlikelerden bu sayede kurtulur. Ezelden gelip ebede giden bu trende, vagonlar birer ülkedir; ruhlar çökmüş, bedenlerini hayallerle, gölgelerle, renklerle oyalıyorlar"