İsmini ilk defa duyduğum ve grup okuması sayesinde kalemiyle ilk defa tanıştığım Güray Süngü'nün, İnsanın Acayip Kısa Tarihi adlı postmodern ve psikolojik romanını bitirdikten sonra adeta tokat yemiş gibi oluyor ve beyniniz yanıyor dersem çok da abartmış olmam sanırım. Öncelikle kitabın isminden dolayı sanırım farklı bir beklenti
Öncelikle, kitapla tanışmama güzel bir vesileyle sebep olan
Gökçe Hanım'a teşekkür ediyorum. Şimdi başlayabilirim;
Her şey matrak başlamıştı aslında. Bilinç akışı yok, zor cümleler yok, sadece tatil havası ve tatlı bir merakla ilerleyiş var. Oldukça neşeli ilerleyen bir kurgu, kim olduğunu bilmeyen ama anlamaya
+ Zamanı geçince vardığın yerde belki bulursun aradığın şeyi. Belki de bulamazsın.
- Belki de bulamayacaksam, ne diye o kadar kürek çekeyim?
+ Belki de sana düşen bulmak değil, aramaktır...
- Neyi aramak?
+ Bulamayacağın şeyi.
- Bulamayacaksam niye arayayım?
+ Bulamamayı bulmak için.
- Bulamamayı bulmak için aramama ne gerek var, aramasam zaten bulamamış olurum.
+ Bulamayacağın şeyi ararken bulacağınız şey belki de aramanın faziletidir öküz, laf dinle azıcık.