Rousseau kendini en derinlere, en yabana atarak uzun uzun yürürken durmadan şunları sorar: İçimde direnen şey ne? Ağaçlar gibi kök salmış, uzaktan hışırtılar çıkardığını işittiğim hayvanlar kadar huzursuz kim var benim içimde? Kendimde doğal olan ne bulabileceğim? Kitaplarda değil, sadece yalnız başına yürüyerek bulabileceğim şey ne? İlk insanın, bütünüyle vahşi olan insanın hatlarını çıkarmak; bu orman yürüyüşlerinde toplumsal insanın üstündeki verniği yavaş yavaş kazıyarak, sadece uygarlaşmış, doğası değişmiş, toplumsal tutkularla şişmiş son insandan bahsettikleri için kitaplarda olmayan bu portreyi teşhir etmek: ilk insanın resmini çizmek. Böylece keşfetmek; yalnız, kimsesiz, dünyadan uzak, sadece ağaçların ve hayvanların eşliğinde o ilk insanı yeniden keşfetmek kendinde...
Sayfa 69 - Kolektif kitapKitabı okudu
·
Puan vermedi
İnsanca, Pek İnsanca
İnsanca, Pek İnsanca
Friedrich Nietzsche
Friedrich Nietzsche
Friedrich Nietzsche, insan doğasının olumsuz ve zayıf yönlerine işaret ederken, insanın acımasız, kibirli ve hırslı taraflarından bahseder. Ona göre, insanın hayvani ve vahşi taraflarına vurgu yaparak, instinktlerin ve duygusal impulsların etkisi altında kaldığını ifade eder. Nietzsche'e göre, insanın doğası, dürtüler ve
İnsanca, Pek İnsanca
İnsanca, Pek İnsancaFriedrich Nietzsche · Olympia Yayınları · 20172,896 okunma
Reklam
120 syf.
·
Puan vermedi
Anadolu’da gelir sağlamayan, kışın sadece masrafı olan atlar yılkıya bırakılır başıboş şekilde. Bu romanında yazar yılkıya bırakılan bir atın sesi oluyor, insanı insanın gözünden değil masum bir canlının gözünden anlatıyor. Abbas Sayar’ın betimlemelerinde bazen ağzım açık kaldı diyebilirim. Nasıl olur da böylesi cümleler gelebilir bir insanın aklına ve nasıl doğayı, insanı, hisleri anlatmak için böyle betimlemeler kullanabilir, ne güzel bir kalemi var düşünmeden edemedim. Ne yazık ki insan, insan olabilmekten çok maddi şeylerle bozunca kafayı, savunmasız canlılardan çıkarıyor acısını. Okurken sanki o soğuk kara kışta, yalnızlıkla, vahşi doğayla mücadeleyi eden sizsiniz, bir ormandan kurtulmaya çalışıyorsunuz, ama kendi bedeninizde değilsiniz gibi. İşte öyle bir his, korumamız kollamamız gerekirken zarar verdiğimiz veya kötülüklerden sakınamadığımız tüm canlıların sızısı vicdanımıza takılıp yakamıza yapışmış gibi bir his. Kiminin içi sızlar okurken, kimi gözyaşlarıyla çevirir sayfaları. Ama sonunda yüzümüzü güldüren bir final olması beni inanılmaz mutlu etti, sizin de okumanızı isterim dostlarım. Tek solukta bitecek bir kitap. Fakat tavsiyem birkaç geceye bölüp uyku öncesi kitabınız yapmanız. Pişman olmayacaksınız.
Yılkı Atı
Yılkı AtıAbbas Sayar · Ötüken Neşriyat · 20219 okunma
VLADİMİR İLYİÇ ULYANOV LENİN-SÖZLER
VLADİMİR İLYİÇ ULYANOV LENİN-SÖZLER Devrimci bir teori olmaksızın devrimci bir hareket olamaz. * Şiddet, elbette, bizim düşüncelerimize yabancıdır. * Silahsızlanma, sosyalizmin amacıdır. *
Noel nedir?
Aralık ayının sonlarına doğru birçok ülkelerde bir bayram kutlanır. Buna bazı yerlerde Noel derler. Noel Baba'yı duymuşsunuzdur herhalde. Bazı ülkelerde ise buna 'Christmas' denir. Acaba bu bayramın gerçekten ne amaçla kutlandığını hiç düşündünüz mü? Bir açıdan diyebiliriz ki, bu bayram dinsel gelenek ve göreneklere dayanmaktadır,
Tarih boyunca duyguların kutsanması çoğu zaman -çok da haklı olarak- kınanmış, yerilmiştir. İnsanoğlu, kendi sinden daha güçlü olan arzu ve duygulara karşı içgüdüsel bir korku beslemiş, bunların kendisinden daha az gelişmış yaşam biçimleriyle aralarındaki ortak özellik olduğunun bilincinde olmuştur. Oysa Dorian Gray'e duyguların gerçek doğası hiçbir zaman tam olarak anlaşılamamış gibi geliyordu; duygular, güzellik içgüdüsünün karakterize ettiği yeni bir ruhaniliğin bileşeni olarak kabul edilmek yerine vahşi ve hayvani addedilmiş, aç bırakarak itaate zorlanmış ya da acı çektirerek öldürülmek istenmişti. Dorian Gray insanlığın tarih boyunca gelişimine bakınca bir tür kayıp duygusuna kapılıyordu. İnsanoğlu nelerden vazgeçmişti! Hem de ne kadar değmeyecek şeyler uğruna! Bu tarih, türlü türlü çılgınca kasıtlı retler, canavarca kendi kendine işkence etmeler ve kendi kendini inkârlarla doluydu; tüm bunların kökeninde korku vardı, sonuçsa cehaletin bedeli olarak insanın kaçmaya çalıştığı yozlaşmanın çok daha beterine mahkûm olmasıydı. O muhteşem çelişkileriyle Doğa, münzevileri çölde yabani hayvanları avlamak zorunda bırakmış, keşişlereyse yârenlik etsinler diye tarladaki hayvanları vermişti.
Sayfa 150
Reklam
384 öğeden 261 ile 270 arasındakiler gösteriliyor.