12 ARALIK 2014 HZ. MERYEM’İN SUSMA ORUCU VE DERSLER Allah Hz. Meryem’i evlenmediği halde Hz. İsa’nın annesi olmakla imtihan etti. Bu çok ağır bir imtihandı. Çünkü insanlar Allah’ın Hz. Adem’i ve eşi Havva’yı bir anne-baba olmaksızın yarattığını bildikleri halde, bir kadının bir erkek olmadan çocuk sahibi olmasının neredeyse imkansız olduğu
Ünlü İslam filozofu Kindî’ye göre üzüntü sevilenlerin kaybından ve isteklerin gerçekleşmemesinden kaynaklanan psikolojik bir rahatsızlıktır. Oysaki filozofumuza göre hiç kimsenin bütün isteklerini elde etmesi mümkün olmadığı gibi sevdiği her şeyi sonuna kadar elde tutması da mümkün değildir. Bunun nedeni içinde bulunduğumuz oluş ve bozuluş dünyasında değişmezlik ve sürekliliğin olmamasıdır. Oysa akıl ve gönül âlemine ait olan şeyler için değişmezlik ve süreklilik söz konusu edilebilir.
Reklam
İnsan varlığı aklıyla başlasa da gönlüyle soyutlar âlemine intikal etmek üzere inşa edilmiştir. Sadece insan soyuta intikal eder. Somuta çekildikçe somut yeni ihtiyaçlar doğurur. Bu ihtiyaç da parayla, zamanla alınacak metalardan müteşekkildir; en sonunda tüketim makinesi haline gelirsiniz. Soyutun karşılığı yok, piyasada satılmıyor, olsa alacağım. O, ariflerin menkıbelerinde, bir mürşidin nazarında, kadim bir şiirde, hadiste, ayette, oralarda gizli. Ruh, o hazzı alırsa bir daha somuta dönmek istemez. Eskiler “kifaf-ı nefs” der; yani nefsin gerektirdiği kadarıyla yetinmesi. Eski insanlar birçok eksiğe rağmen o eksikliği hissetmezlerdi çünkü esas eksiklik manevi eksikliktir. Modern insan manevi eksikliğini maddi eksiklik sanarak tatmini yanlış yerlerde arıyor. Birçok muhteris nefis; zamanı, parası hatta ruh sağlığıyla bunun esiri oluyor. “Alamadım”, “yapamadım”, “edemedim”; bir ömür bu minvalde şikâyetlerle geçiyor.
Bu şatafatlı varoluş boyunca kalpler kırılacak...
İnsanlar sadece başkalarının hayallerini yok etmekle kalmaz kendi dünyalarını da bencillik cinleri ile doldurup kabuslar alemine dönüştürürler.
Mesela gökyüzü Maviydi alabildiğine İnsanlar dalıp gitmişti Kendi âlemine
Muzaffer Tayyip Uslu
Muzaffer Tayyip Uslu
Müsle, bir insanın gözünü çıkararak, burnunu ve kulağını, kolunu ve bacağını velhasıl bütün uzuvlarını kopararak cesedini belirsiz hale getirmek suretiyle işkence yapmaktır. Bu, bir kâfire de yapılmış olsa dinimizde yasaklanmıştır. Resûl-i Ekrem Efendimiz, "Öldürdüğünüz zaman bile en güzel tarzda öldürün" (Müslim, Sayd 57; Tirmizî, Diyât 14; Nesâî, Dahâyâ 22) buyurarak ve bunu savaşlarda bizzat uygulayıp uygulatarak insanlık tarihinde benzersiz bir çığır açmıştır. Bu vesileyle bir hususa işaret etmek gerekir. Günümüzde milletler arası hukuk kurallarına göre de bu tür davranışlar savaş suçu kabul edilmektedir. Ne yazık ki bunlar sadece kağıt üzerinde yazılı kalmaktan öteye geçememekte ve iman gibi işin temelini oluşturan bir uhrevî değerden yoksun kişiler ve toplumlar, bütün dünyanın gözleri önünde tarihin hiçbir döneminde görülmediği şekilde katliamlar ve zulümler işlemektedir. Özellikle katliama uğrayan, zulüm gören ve ölen müslümansa bütün milletler arası kuruluşlar sessiz ve seyirci durumundadır. Oysa İslâm'ın ortaya koyduğu savaş hukuku kuralları, din ve ırk ayrımı yapmaksızın bütün insanlar için bir güvencedir. Kanaatimizce, İslâm'ın bu yöndeki seçkin mevkiini insanlık âlemine sunmak müslümanların önemli görevlerinden biridir.
Reklam
635 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.