Doğu’da Hindistan dolaylarında geçmektedir kitap. Hayatının arayışına girmiş biridir Siddhartha. Herşey ne kadar iyi olursa olsun bir eksiklik vardır, bir boşlukta hisseder kendini. Oysa ki soyu Brahmanlardan gelir ve kendisi de öyledir. Bir gün ailesinden ayrılır ve Samanalara (yolcu çileciler) katılır. Hayatı bununla değişmeye başlar. Aradığını bulamaz, tekrar yollara düşer. Gün gelir dünyaya bağlanır, “Ben” içinde kendini kaybederek çocuk insanlar gibi yaşamaya başlar. ( kendi tabiri). Uyarıcı bir rüya ile tekrar arayışa çıkar. Aylarca, yıllarca tek amacı “hayatın amacını” bulmak, gerçek mutluluğa ermek, erdemli bir insan olmaktı.
.
Onun macerası beni sürükledi gitti. Bu konuyu ele alan kitapların genel özelliği olan sıkıcılık bunda yoktu, çok güzel ilerledi. Ayrıca çok evrensel bir kitap olmuş eser. Hiçbir din kötülenmiyor, hiçbir din de övülmüyor. Yazarın 1946 yılında Nobel Edebiyat Ödülü aldığı güzel bir maceraydı Siddhartha’nınki.
.
”Yazmak iyidir, ama düşünmek daha iyi; akıllılık iyidir, ama sabretmek daha iyi.”
.
”Dıştan gelen buyrukların değil, yalnızca içten gelen sesin dediğini yapmak, iyi olan bu, yapılması zorunlu olan buydu, başka şey değil.”
.
”Dünya, mükemmellikten yoksun yada mükemmellik yolunda ağır ağır ilerliyor değildir; her an mükemmeldir o, tüm günahlar bağışlanmayı, tüm küçük çocuklar yaşlıyı, tüm bebekler ölümü, tüm ölenler sonsuz yaşamı içinde taşır.”
.