İnsan yanında biri olmasa delirir kim olduğunu hiç önemli değildir yeter ki yanında olsun.Sana bir şey diyeyim mi?İnsan çok uzun süre yalnız kaldı mı hastalanır,yalnızlıktan hastalanır.
Bazen düşüncelerini birine söylemek ister. Doğru mu yanlış mı diye ama kimsesi yoktur işte.Bir şey görünce bile onu gördüğünde tam emin olamaz gösterecek kimsesi olmadığından.Yanındakine dönüp "gördün mü sen de?" diye soramaz ki bilemez de gördüğünü söyleyecek kimsesi yoktur.
"Biri ötekini anlatıp durur ötekinin duyup duymadığını ya da anlayıp anlamadığının hiçbir önemi yoktur.Konuşuyorlar ya da hiç konuşmadan karşılıklı oturuyorlardır ya önemli olan budur işte.Karşıdakinin dinleyip dinlememesine hiç ama hiç önemi yoktur.Önemli olan konuşmaktır.Biriyle birlikte olmak.Önemli olan budur işte."
"İnsanın yüreğinin iyi olması için akla ihtiyacı yoktur.Bana zaten bu ikisi birlikte pek olmuyor gibi geliyor.Gerçekten akıllı bir adama bakıyorsun hiç de iyi biri olmadığını görüyorsun."
"Erdene, ölümün eşiğinde olan sevgilisinin yanına varınca onun önünde diz çöktü, kollarını tutup sıktı ve sonra kaldırıp başının üzerine koydu. Böylece ölüm karşısında birleşmiş, öylece kalmışlardı."
"İki sevgili bir an göz göze geldiler.O gürültü patırtı arasında iki sevgilinin bakışlarını birbirinden ayırmak için ne dayanılmaz bir acı çektiklerini Tolugan'ın gözüne düşen saçlarını arkaya atarken nasıl titrediğini, yüzünde bir anda şimşekler çakıp söndüğünü kimse fark etmedi."
"Ama önce sana bilmen gereken bir şeyi söyleyeceğim.Zaten biliyorsun ama yine de söylemek istiyorum: Hep sensiz yaşadım sensiz oluyorum.En çok korktuğum şey asla savaşta ölmek değil,sensiz olmaktır. Birliklerle sefere çıkarken her zaman eksikliğini duyma hissini yitirmekten korkuyor, bu işi yitirmemem hep yanımda olman için bir çare düşünüyordum. Buna bir çare bulamadım ama bu özlemimin biri kuşa ya da bir başka bir hayvana herhangi bir canlı varlığa dönüşsün onu seninle bırakayım hem seninle kalsın diye hayal ediyordum.Bugün anlıyorum ki oğlum işte bu hasretten doğdu ve hep senin yanında olacak."
"Yüzbaşı,acele ile sadağını, yayını,kılıcını çıkarıp kapının yanına fırlattı, kolları kendisine uzanan kadına yaklaştı, diz çöktü. Yüzünü karısının yüzüne değdirdi. Başlarını birbirlerinin omuzlarına koyarak uzun süre öylece kaldılar.Bütün dünya üzerlerine eğilmiş onları örtüyordu sanki. Bu çadırın dışında kalan ve büyük seferle ilgili her şey anlamını gerçeklerini yitirmişti. Şimdi önemli olan yalnız onlardı,bu macerada onları birleştiren duyguydu."
"Annem ateşin karşısında çok hasta,üzgün bir halde oturuyormuş,gözyaşları arasından ateşi seyredip hem kendine,gem dünyaya babasız olarak gelecek çocuğa acıyormuş."