Neydi kitap? Düpedüz dolandırıcılık aracı... Doğruluk yazar, mertlik yazar, insanlık, kardeşlik, sevgi, acıma yazar. Bütün tutunamadığımız, çiğnediğimiz, alay ettiğimiz şeyleri yazar.
Yorgunluktan diyorum ama aslında yaşamaktan usanmaktı bu... Ayakları yere basmayan, gözle görünür ürün veremeyen ülke yokmuştu bizi... Bir bakıma hiçbir şey yapmadan yorulmuştuk. Çabalamadık demiyorum. Olağanüstü büyük işler yapıyoruz sanmıştık.
İnandıklarımızdan bir milimetre ayrılanları hain sayıyorduk... Kurtarıcıların her sözüne de ne kadar çelişmeli olursa olsun hemen inanıyorduk. Edilen lafların millet yaşayışındaki sonuçlarını izlemeye lüzum gören yoktu.
Bazı geceler de gökyüzünü yıldızlarla döşeli bulurduk. O zaman sevincimizde sınır yoktu. Ve bizler umutla doluyduk. Sıkıntılardan, acılardan sonra gelecek güzel günlerin, daha güzel olacağına inanıyorduk. Bu umutlar, bu hayaller benimdi.
Bir seviniyordu ki el kapısından kurtulduğumuza. Deli gibiydi. Görmedi gününü. Doya doya çalışamadı kendi işimizde. El işi zor geliyordu kendine, el işi, el için çalışma öldürüyordu onu. Ömrü el işinde tükendi.
Bunlar daha ağzımdan çıkarken biliyordum, hiçbir yararı yoktu yakarmanın, çünkü inanmadığım bir Tanrı'ya yakarıyordum dualarımda. Tanrılar böyle durumlar için icat edilmiş olmalı, diye düşündüm.
Sayfa 141 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu