"Çok tehlikeli olacak Sam. Daha şimdiden tehlikeli zaten. Büyük bir ihtimalle ikimiz de geri dönemeyeceğiz."
"Eğer siz dönemezseniz beyim, ben de dönmem, ona şüphe yok" dedi Sam. "Sakın onu bırakma! dediler bana. Bırakmak mı! dedim. Hiç niyetim yok. Aya bile tırmansa onunla gideceğim; hele o Kara Süvariler'in biri onu durdurmaya çalışsın, karşısında Sam Gamgee'yi bulur."
"Semtlerin eski isimleri unutuluyor, şehir hızla geçmişinden koparılıyor. Oysa şehirler de insanlar gibidir, geçmişilerini unuturlarsa, tarihlerinden koparılırsa kişiliklerinden de koparılırlar. Hiçbir özellikleri kalmaz. Birbirine benzeyen, sıradan insanlar gibi olurlar."
Öğrenmeye başladığı şey aslında özgürlüğün yüküydü. Özgürlük ağır bir yüktür, ruhun yüklenmesi gereken büyük ve garip bir sorumluluk. Kolay değildir. Verilen bir armağan değil, yapılan bir seçimdir; bu seçim de zor bir seçim olabilir. Yol, yukarıya, aşağı doğru çıkar; ama yüklü yolcu oraya hiçbir zaman varamayabilir.
İnsanlar için en iyi yaşam tarzı, her birinin duracak bir yeri olması, genel ortamdaki rolünü ve neler başarabileceğini bilmesidir. Bir insanı yok etmek için durduğu yeri yok etmek yeterlidir.
Kadınlar vahşi ve saldırgan olabilseler de, savaşa yaklaşımları erkeklerinkinden çok farklıdır. Yaratılışın beşiği olmaları sebebiyle, son kertede öldürmekten çok yaşamı korumaya meyillidirler.
"Köylünün uyanmasından korktular da, eğitmenlere, öğretmenlere düşman oldular. Halbuysam köylünün uyanmasından kime ne zarar gelir ki? Köylü uyanırsa, yurda sahip olacak! Kötü bir iş mi?"