Hem hemen bitsin de herşeyi öğreneyim deyip heyecanlanırken bir yandan da bu heyecanın bitmesini istemeyip yavaştan almak istersin ya işte bu kitap da bana bu eşsiz duyguları hissettirdi. Yavaş yavaş okumak isterken heyecanla kitabı bitirdim ve hemen yazmak istedim. İskender Pala'nın tek okuduğum kitabı 'Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk' kitabıydı ve çok sevmiştim. Diğer kitaplarına başlamak istedim lakin dili ağır geldi ve çevrem de dili ağır okuyamıyorum dedikçe uzak durmuştum. Taki Efsane kitabına kadar.. Kitap benim için efsane bir tarihi belgesel gibiydi. Bu konuları her yıl öğrencilerime anlattığım için bunların çoğunu biliyorum desem de anladım ki benim bu konuyla ilgili bilmem gereken çok şey var. Osmanlı Devletinin ilk Kaptan-ı deryası, Hızır Reis namı diğer Barbaros Hayrettin Paşa'nın çocukluğunu, ailesini, yaşadığı dönemi, korsanlıktan Kaptan-ı deryalığa geçişini, Aşkını, umutlarını, biricik şehri Cezayir-i tüm ihtişamıyla anlattığı efsane bir eser olmuş. En yakınım dediği, oğlu gibi sevdiği kölesi, dostu, sırdaşı Sidi Alkala, namı diyar Seyyid Muradi yıllarca onun yanında ve ona bağlı olarak yaşadıkları ne varsa kaleme dökmüştür bizzat Hızır Reis'in isteğiyle. Sadece Hızır Reis'in hayatı değil Side'nin çocukluğunda beri sevdiği Billure ile yirmi bir yıl özlemle birbirlerini arayarak geçirdikleri ömrü de muhteşem bir aşk öyküsüyle taçlanırmış İskender Pala. Gemilere dair terimlerin de bilinmesi acısından benim için güzel bir bilgi arşivi oldu. Tarih kokan kitapseverler için okunması gereken bir eser. İskender Pala'nın tüm eserlerini okumayı heyecanla bekliyorum.