Batı Alemi, kölelik müessesesini 19. Asra kadar en gayr-i insânî bir sûrette devam ettirdiği hâlde Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- “İnsanlar, tarağın dişleri gibi eşittir. ’’buyurarak hiçbir kimse için esâreti kabul etmemiş, harb esir­ leri için de fidye verdikleri takdirde âzâd edilmelerini mecbur: kılmıştır.
Müslümanların namaz kıldıkları ve oruç tuttukları zaman mutlaka evliya olmaları şart değildir. Onlar bilakis alelâde, hayatın zevklerine mütemâil insanlardır. Namaz ve oruç onları yukarıya doğru çekerse de onlar yine iliklerine kadar insandırlar. Yani fiilî hayata iştirak edip tekrar tekrar ona dönerler... İslam'ın böylece hem fiziki hem manevi hayatı sürdürmek veya Kur'an'ın dediği gibi bu dünyadan nasibini unutmadan ebedî hayat için yaşamak şeklinde tanımlarken diyebiliriz ki, bütün insanlar bilinçli veya bilinçsiz olarak olası birer müslümandırlar. "Eğer İslâm bu ise, o zaman biz hepimiz İslâm içinde yaşıyoruz demektir." J.W.Goethe
Reklam
PALAS PANDIRAS SÜRGÜN EDİLEN HALİFE...
- “Sürgündeki Son Halife Abdülmecid Efendi” eseriniz üzerine konuşmak istiyoruz. Bu eseri yazma gayeniz ve eserin muhtevası hakkında kısaca bilgi verir misiniz?" - "Son halife ile ilgili yazılmış bir kitap yoktu. Bir de Cumhuriyet dönemi halifesi olduğu için küçümsüyorlardı, hilafet makamını basitleştiriyorlardı. Ben de yazar olarak
Sayfa 35 - 36 M. Taha İnci'nin Tarihçi Yazar Şükrü Altın'la "Sürgündeki Son Halife, Abdülmecid Efendi" isimli eseriyle alâkalı yapılan, "Bugün ders kitaplarında gerçek tarih yok!" Başlıklı MülâkatKitabı okudu
Kur'an "insana" nadiren, insanlara ise sık sık, ara sıra da sadece vatandaş olarak hitap eder. Toplum üyesi olarak insan bu dünyanın çocuğudur, yalnız, şahsiyet olarak o semanın da sakindir. İnsan ancak diğer insanlarla müştereken sahip olduğu bir şeye göre sosyal bir varlıktır; yani müfteriden ve şahsen sahip olduğu şeye göre değil. Eğer bir taraftan fert ve öbür taraftan toplum, değişik, bağımsız örnek ve ideallere göre şekillendirilirse, o zaman fert ile muhit arasında çatışma bütün neticeleri ile kaçınılmaz olur. İncil'deki sevginin yerine, adaleti en yüksek emir olarak belirtmekle İslam apaçık müslümanın insan olarak ve vatandaş olarak terbiyesinin aynı olmasını istemektedir. Zira adalet aynı zamanda hem şahsî hem de sosyal bir fazilettir.
Hayat ve kuvvetin olmadığı yerde , fazilet de yoktur.
İncil'nin kristal gibi berrak ve köklü tutumlarının ilanı tarihi bir dönüm noktası idi. Onların sayesinde insanlık ilk defa insan değerinin şuuruna varmış ve bununla her şeyden evvel nitelik bakımından -tarih bakımından değil- bir ilerleme meydana getirmiştir. Onun için Hz. İsa'nın zuhuru dünya tarihinin sınır taşını teşkil etmektedir. Onun vizyon ve ümitleri insanların sonraki bütün çabalarına girmiştir. Batı uygarlığı tümüyle sapmalara aldanmalara ve şüphelere rağmen Hz. İsa öğretisinin damgasını taşımaktadır. Toplum veya insan, ekmek veya hürriyet, uygarlık veya kültür gibi karşılaştırmalarda ifadesini bulan umumî ve ezelî çatışmada Batı, Hristiyan anneannesine bağlı olarak ikinci şıkkın tarafında kalmıştır.
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.