Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Birbirinden ayrıldığı takdirde din insanları geri kafalılığa, ilim ise ateizme sürükler.
Zannımca asıl ilim Allah'a götürür.Kitabı okudu
İslam modernizminin ortaya çıkışı
19. yüzyıla gelindiğinde, neredeyse tümüyle Batı'nın ve Batı kökenli misyoner faaliyetlerinin etkisi altına giren İslam toplumları, dış baskıların oluşturduğu bir iç refleksle kendilerini eleştiri süzgecinden geçirerek, içine düştükleri durumu anlamaya çalışmışlardır. İşte dış baskıların tetiklemesiyle oluşan bu iç refleks, İslam geleneğinde yer alan tecdit (yenilenme) ve ihya (yeniden canlandırma) kavramının gündeme getirilmesine ve bu bağlamda İslam modernizmi diye bilinen hareketin doğmasına zemin hazırlamıştır. Böylelikle modern İslam dünyasında, gelenekçilerin karşısında bir de modernist düşünürler hareketi oluşmuş, gelenek-modernist diyalektiği gün ışığına çıkmıştır.
Sayfa 241Kitabı okudu
Reklam
Batı halkları, hala kaba ve barbar bir yaşam sürerken, İslam hükümdarları yaşama sanatına, düşünsel kültürün ve maddi lüksün bütün inceliklerini uygulama başarısını göstermişlerdi. Bu hükümdarlar, günlük yaşamda kullanılan eşyaya ve mekanlarının dekore edilmesine büyük önem verdiler ve saraylarında yapı­mevleri kurdukları gibi başka ülkelerdeki sanat eserlerine ve usta sanatçılara ilgi duydular. lslam ülkeleri arasındaki mübadeleler öylesine canlıydı ki bugün, bazı sanat eserlerinin kökeninin neresi olduğunu belirlemek çoğunlukla olanaksızdır.
Sayfa 246 - PdfKitabı okuyor
Neler Okumalı?
Müslümanlar olarak birtakım gayelerimiz var. İslami esasların yürürlükte olmadığı bir devlette yaşıyoruz. Çocuklarımıza mekteplerinde şiddetle reddettiğimiz düşünceler ve zevkler aşılanıyor. Muhalif yada düşman bildiğimiz biri tarafından söylendiği takdirde, cinleri tepemize çıkaracak nitelikteki şeyleri, evlerimize yerleştirdiğimiz televizyon,
Sayfa 33 - BeyanyayınlarıKitabı okuyor
Batı dünyasının gücünün nasıl yaşadıklarıyla değil nasıl çalıştıkları ile alakalı olduğunu kavrayamaz. garbın kudretinin moda Tanrı tanımazlık gece kulüpleri genç nesillerin gevşekliklerinde değil batılıların olağanüstü hamaratlıkları sebatları bilgiye olan hakimiyetleri ve sorumluluk sahibi olmalarında olduğunu göremezler.
"İman edin ve salih ameller işleyin" Kur'an'ın bu ifadesi tekrarlanma sıklığıyla (Kur'an'da farklı şekillerde en az 50 defa geçmektedir) insanların pratikte birbirinden ayırmaya meylettiği şeyin birleşmesinin gerekliliğini vurgulamaktadır. Bu söz, din ("iman etmek") ile ahlâk ("salih ameller işlemek") arasındaki farkı, aynı zamanda da bu ikisinin birlikteliğinin zaruri olduğunu ifade etmektedir. Kur'an bunun tersinden de bir bağ kurarak, dinin ahlâkta güçlü bir teşvik bulabileceğini göstermektedir: "Sevdiğiniz şeylerden infak etmeden iman etmiş olmazsınız." Bu artık, iman edersen iyi bir insan olursun anlamını taşımamaktadır. Bu defa tam tersi bir sıralama söz konusudur: İyi bir insan olursan iman edersin. "İnanmaya nasıl başlayayım, imanımı nasıl kuvvetlendireyim?" sorusunun cevabı şudur: İyilik yap, Tanrı'yı düşünerek bulmaktansa, iyilik yaparak bulmak daha kolaydır.
Sayfa 198
Reklam
Demek ki ahlâksız ve samimi bir dindarı ve ahlâklı bir ateisti savvur etmek mümkündür. Din, bilmek, kabul etmektir, ahlâk ise bu bilgiye istinaden yaşamak, onu uygulamaktır. Her alanda olduğu gibi burada da bilgi ile uygulama arasında bir ayrılık, bir tutarsızlık mevcuttur. Din, nasıl düşünmemiz ve nasıl inanmamız gerektiği, ahlâk ise neye meyletmemiz ve nasıl yaşamamız, davranmamız gerektiği sorusunun cevabıdır. Başka bir dünyanın var olduğu haberi, bu geniş, sonsuz vizyonla uyum içinde yaşama talebini de ihtiva eder. Fakat bu talep vizyonun kendisi değildir.
Sayfa 198
Ahlâk, yasaktan doğmuştur ve bugüne kadar da yasak olarak kalmıştır. Yasak, doğası ve menşei itibariyle dinî bir mefhumdur. "Tanrı'nın On Emri"nden 8 tanesi yasaklardır. Ahlakı olan, insan doğasının hayvani güdüleri karşısında kısıtlama ve yasak prensibini izler. Hristiyan ahlâkı bu konudaki tek değil, fakat en meşhur ve en bariz örnek olarak verilebilir. Eski dinlerin tarihi, bugün bize anlamsız gelebilecek çeşitli anlamsız olabilecek bir yasak yoktur. Elbette yasağın rasyonel bir manası da olabilir fakat yararlılık hiçbir zaman birinci anlamı olmamıştır. Demek oluyor ki ahlâk, tarihçilerin can atarak tanımladığı gibi "doğa ile uyumlu yaşamak" değildir. Eğer, "doğa" kelimesini gerçek manasıyla alırsak, ahlâkın doğaya karşı yaşamak olduğunu iddia etmek gerçeğe daha yakın olacaktır. İnsan gibi ahlâk da irrasyoneldir, doğa dışı ve doğaüstüdür. Doğal insan ve doğal ahlâk mevcut değildir, Doğanın sınırları içerisinde insan değil, olsa olsa akılla donatılmış hayvandır. Doğanın sınırları içindeki ahlâk da ahlâk değil, bir çeşit bencillik, bir çeşit akli ve aydınlanmış bencilliktir." Darwinist düşüncenin öne sürdüğü "hayatta kalma mücadelesi"nde (ahlâki anlamda) en iyiler değil, en güçlü ve çevreye en iyi uyum sağlamış olanlar kazanır. Biyolojik gelişim ne insan haysiyetine ne de ahlâka doğru bir seyirdir (eğer insan haysiyeti ahlâkın kaynaklarından biri ise). Darwin'in insanı biyolojik tekâmülün en üst seviyesine ulaşabilir (üst insan olabilir), fakat insani niteliklerden, hatta insan haysiyetinden mahrum kalır. Çünkü bunu ona ancak Tanrı bahşedebilir.
Sayfa 194
Ateizm en nihayetinde ahlâkın reddiyle sonuçlanır, her hakiki ahlâki diriliş ise dinî yenilenme ile başlar. Ahlâk, istek ve davranış kurallarına dönüştürülmüş dindir. Başka bir ifadeyle, insanın iradeli davranışı veya Tanrı'nın varlığı gerçeğine uygun olarak diğer insanlara karşı davranışıdır. Katlandığım tüm zorluk ve risklere rağmen vazifemi yapma zorunluluğum (çıkara dayalı davranışın aksine ahlâklılık denen şey budur) -böyle bir talep- yalnızca bu dünyanın ve bu hayatın tek dünya ve tek hayat olmadığı argümanıyla açıklanabilir. Ahlâk ve dinin ortak kaynağını teşkil eden nokta budur.
Sayfa 193
"Tanrım, beni hatırla ve bana güç ver [...] Ruhum da Filistinlilerle birlikte ölsün!" (Yargıçlar Kitabı 16, 23-31) Bu olayın sahnelendiği yer, bugün radikal İslam adına intihar eylemleri gerçekleşti­ren grupların yaşadığı bölgeyle aynıdır. Tek farkla; o zamanlar Samson Filistinlilere karşı bir ulusal bağımsızlık savaşı içindeydi, şimdi ise Filistinliler ulusal bağımsızlıkları için İsrail'e karşı savaşıyorlar. * * * intihar eylemlerinin islama has bir şey olduğu iddiası, maalesef Batı köktendinciliği­nin uydurduğu bir efsanedir. Bugün, "uluslararası kamuoyunun" duyarsızlığıyla on yıllardır bir traje­di yaşayan Filistinliler kadar çaresiz bırakılmış bir halk yoktur.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.