Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İslâm ile laikliği biraraya getiremezsin!
Hiçbir lâiklik aleyhtarlığı veya lehtarlığı yapmıyorum; doğrudan doğruya söylüyorum: Lâiklik bize göre samimi ve hakiki bir kelime değildir. İnanmayan topyekûn inanmaz; fakat barışmaz nesneler arasında muvazaa aramaz. İslâm bunun hükmünü koymuştur. Sen ancak, İslâm'ı nasipsiz bir tipsen, reddedebilirsin; ama, İslâm ile laikliği biraraya getiremezsin!..
Lâiklik İslâm'a tatbiki mümkün bir şey midir, değil midir?
-Biz lâikliğin şu ân ne lehinde, ne aleyhinde bir kıymet hükmü koymuyoruz. Fakat mücerret bir metod, ilmi bir tespit müdafaa ediyoruz. Lâiklik İslâm'a tatbiki mümkün bir şey midir, değil midir? Ve hattâ şunu söylemiştim: Polis iyi not etsin, savcı iyi dikkat etsin sözümüze: Lâiklik kötüdür, iyidir sözü yok.. Ne olduğunu vicdanlara bırakıyoruz. Yalnız bize tatbiki kâbil midir değil midir? Onu soruyoruz..!
Reklam
İnkılâp, bunun inkılâbı... Türkiye'den beklediğimiz inkılâp.. (Toynbi) diye bir İngiliz mütefekkiri, tarihçisi var.. Yakında öldü, gözünü bizim yazılarımıza kadar uzatmış bir insan... Şöyle söylüyor: "-İstikbâl İslâm'ındır! diyor; Avrupa her şeyi tecrübe etmiştir, bir tek etmediği o kaldı." Evet, İslâm, 16. asır sonlarına doğru temsil kadrosunda zaafa uğramıştır. Ama daha sözünü söylemiş değil. Son sözünü temsil kadrosunda ve yeni telâkkiler önünde henüz söylememiştir.
"Dâva islâm'ı bulmaktan ibarettir." Uydurmak yerine bulmak... Ve her şeyi ona uydurmak...
Hiçbir lâiklik aleyhtarlığı veya lehtarlığı yapmıyorum;doğrudan doğruya söylüyorum: Lâiklik bize göre samimi ve hakiki bir kelime değildir. İnanmayan topyekün inanmaz; fakat barışmaz nesneler arasında muvazaa aramaz. İslâm bunun hükmünü koymuştur. Sen ancak, İslâmı, nasipsiz bir tipsen, reddedebilirsin, ama, İslâm ile lâikliği bir araya getiremezsin!.. Kutup ayısını, hurma ağacının ikliminde besleyemezsin!..
İnkılâp... Başlangıçta dokunduğumuz ve çabuk geçtiğimiz inkılâp, aslında, bir halden üstününe intikal etme davranışıdır, yoksa körü körüne şekil değiştirme veya şekil bozma hadisesi değil. Yediğimiz nesneleri vücudumuzdan başka şekiller de ifraz ise hiç değil... Evet, inkılâp... İnkılâp derin ve gerçek mü'min nazarında, şeriatın bât nına ilişik bir farz, bir borç... Asıl inkılâp, olanca hakikatiyle inkılâp, zaten İslâm'la gelmiştir. İşte emri: "Bir günü, bir gününe eş geçen hüsrandadır..." Yani aldanmış ve kaybetmiştir. Kanın damarda akması gibi, hiçbir an durmak yok.. Öyleyse?... Kesiksiz, sürekli aramak lazım... Eyvah! Yine en ince sır noktalarından birine çattık: Aramak ve bulmak...
Reklam
Kanın damarda akması gibi, hiçbir ân durmak yok!.. Öyleyse?..
Evet, inkılâp... İnkılâp derin ve gerçek mü'min nazarında, şeriatın bâtınına ilişkin bir farz, bir borç.. Asıl inkılâp, olanca hakikatiyle inkılâp zaten İslâm'la gelmiştir. İşte emri: "- Bir günü, bir gününe eş geçen hüsrandadır.." Yani aldanmış ve kaybetmiştir.
Dava İslam'ı icad etmek değil ,keşfetmek...Bu sözüme dikkat : icad etmek değil ,keşfetmek ...işte beklenen inkilabın esası ve işte Büyük Doğu... İslam'ı yenilestirmek değil... Çünkü ,O ebedi yeni.
Dünya bir inkılap bekliyor!
Bütün beşeriyet... Çünkü, beşeriyet o noktaya geldi ki, ne kadar müessesesi varsa bitti, eridi, pörsüdü, tükendi, bir tek eksiği kaldı; başında ve sonunda eksiğin ismini tesbit edebiliriz: Bütün hakikatiyle İslâm...
Eğitim ve öğretimin önemi.
Eğitim-öğretimin demokratlaştırılması esasını ilk ilan eden İslam dinidir. Bu malumumuz olmakla beraber, şu da meçhulümüz değildir ki, İslam âleminde, yani Doğu'nun en önemli bir kısmında bu farz yerine getirilmemiş, genel, mecburi ve parasız eğitim kanunu uygulanmamıştır. İslami Doğu'da uygulanmayan bu İslami düstur Hıristiyan Batı'da uygulama sahası bulmuştur. Eğitim-öğretim itibariyle Batı'dan nispeten geride kalmış olan Rusya'da inkılap olup Sovyetler hükümeti iktidar mevkiine gelince, bütçesinde ordudan sonra en büyük masraf sütununu eğitim-öğretime açtı.
Reklam
Sadık Habercimiz, Kainatın Fahri, İslâmın başlangıcında ve devamında gurbet hâli bulunduğunu bildirmişlerdir. Garip başladı, garip gidiyor ve garip gidecek. Şimdi İslâmın gurbeti öyle bir hâldedir ki, herkes İslamlığa dil uzatmakta, Müslümanları hor görmekte, küfür hükümlerini icra etmekte, toplantı yerlerinde küfür ehlini alkışlamakta ve Müslümanlık hükümlerini yerine getirmekten Muslümanları alıkoymaktadır. Şeriatın îcrası cemiyet rehberlerine ait bir işken, şimdi vaziyet tersine dönmüş ve muamelelerde inkılâp olmuştur. Öyle bir vakitte yaşıyoruz ki, İslâm gayreti başkalarına cinnet gibi görünse de bizim şu mecnunluğu kabul etmemiz ve ona göre savaşmamız lazımdır. Böyle bir günde cihad, "Cihadı Ekber"dir, ve küçücük bir amel ve bağlılığın hudutsuz ecri vardır. Böyle bir günde söz ve fikir cihadı, her cihaddan üstündür.
Sayfa 135
Var mı bunu lügata bakmadan okuyacak bir babayiğit ?
Hicret-i Seniyyeleri'nin 11. yılı Reblülevvelinin 12. Pazartesi günü Resûl-i Ekrem efendimiz irtihal ederek Hazret-i Ebû Bekir es-Siddik makamı hilâfete geçmişti. Bu tarihi takip eden günlerde İslâm dininin o güne kadar görüp geçirdiği hayâti devirlerin en çetin bir safhası kaydedilmiştir. Resûl-i Ekrem'in yirmi üç sene devam eden
Sayfa 299Kitabı okudu
Türkiye'nin ve İslâm âleminin bugünkü hâli, Allah Resûlüne ait mucizelerin, hiçbir peygambere nasip olmamış, en büyüğü!.. Tersinden mucize... Onun nuruna malik olmanın tarih dolusu mucizeleri yanında aynı nurdan mahrumluğun bir milleti ne hâle getirdiğini belirten, mucize üstü mucize...
Tek yol dine dönmek.. Tek din İslâm!.. Mânasını yıktığımız ve yaktığımız cami.. Bâtı O'nun eşiğinde.. Ya biz neredeyiz?. Artık Peygamber yok, mutlak olarak yok, müctehid de yok.. Ya ne var? Muayyen sahalarda dinin hikmetlerini en doğru anlayışla cemiyete (aplike) edecek ve insanlara yaşanmaya değer hayatı bildirecek fikircilere ihtiyaç var.
Evet; asıl İslâm âlemi ve asıl Türkiye, beşeriyete gerçek eczahaneyi getirecek, vitrinlerinde gerçek devâyı belirtecek büyük inkılâba memur...
856 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.