İşlerin ters gitme ihtimali varsa, mutlaka ters gider. Kaan buna "Murphy Kanunları" diyor. Annemse "Besmelesiz çıkıyon evden ondan oluyo, sağ ayağınla çık şu evden" diyor. Babam da "Genze kadar çekçeğin suyu, geniz önemli" şeklinde yaklaşıyor meseleye. Erdal Abi "İşlerin ters gitme ihtimali mi varmış? Olmaz! Gidemez! İşler ters giderse n'aparım ben? Batarım yauğ. Kimden duydun? İşimi baltalayacak adamın
ben ta ... " şeklinde uzatıyor. Yavuz Abi "İşler ters giderse yapacağın tek şey var: Topuk topuk topuk" diye akıl veriyor. İsmail Abi de "İş mi? Ne İşi? Yol-yemek-sigorta varsa çalışırım hacı" diye baştan aşağı yanlış anlıyor meseleyi. Bense kısaca "İşte hayatım" diyorum.
Senin o ağzından çıkan lafa kulağın hiç mi hayret etmiyo? Ben kulak olsam utanırım açıkçası. Benim dedem İstanbul'u fetheden . . . "
"Yuh! Fatih Sultan Mehmet mi senin deden İsmail Abi?"
"Yok. Ama İstanbul'u fetheden ekipte yer almış bi' insan kendisi. Sayılır yani."