İsmet Paşa ve Dr.Nazım
İzmir’de ölünceye kadar ateşli ve hareketli kalmış olan Süleyman Askeri’yi bulmuştum. Oradaki inkılap hareketi hakkında beni haberdar etti ve ehemmiyetli bir şahsiyetle tanıştıracağını söyledi. Beraberce bir bakkal dükkanının üstündeki odada oturmakta olan Yakup Ağa isminde bir zatın yanına gittik. Bu Yakup Ağa’nın, Dr. Nazım Bey olduğunu bana sonra söylediler. Yakup Ağa İzmir’de her gün dolaşıyor ve her muhitte, benim o zaman misalini görmediğim bir taşkınlıkla Sultan Hamit idaresinin tehlikelerini anlatıyordu. Dr. Nazım, müthiş bir propagandist idi. Benim üzerimde de çok tesiri oldu. Adeta, büyülenmiştim.
Sayfa 44
Hep bilinen ve CHP ile İnönü 'nün dinle olan alakasını karikatürleştiren vak'a da bu Fevzi ile İsmet İnönü arasında geçmişti. Konya'ya bir gelişinde İnönü , halka hitaben yapacağı konuşmayı hazırlarken Fevzi Çelik ona şöyle demiş: "Paşam, Konya'da uzun konuşmaya lüzum yoktur. Konyalıyı bir kelime ile kazanabiliriz." "Nedir o kelime Fevzi Bey?" "Paşam, Konyalıya, Allah deyin yeter..." Ertesi gün Paşa konuşmasını yapmış. Fevzi Çelik, akşam olunca Paşa'ya: "Efendim, Allah demediniz." deyince, şu cevabı almış: "Allah'a ısmarladık, dedim ya Fevzi Bey!.."
Sayfa 183
Reklam
İsmet İnönü'nün hatıralarından LOZAN
Sevr Antlaşması ile Kürtler, Türkler gibi kendi vatanlarını tehlikeye maruz gördüler. Çünkü Sevr Antlaşması hükümlerine göre, Doğu Anadolu'da Ermenistan sınırı bitişiğinde bir Kürdistan devleti kurulacaktı. Kürtler, Türk vatanının kendileriyle birlikte, özellikle Doğu'da Ermeni tehlikesiyle karşılaşacağını biliyorlardı. Milli Mücadelenin devamınca canla-başla beraberlik gösterdiler. Sonra, Lozan Antlaşması yapılırken de Kürtler vatansever olarak Türklerle beraber bulunmuşlardır. Kürtler, Ermeniler gibi Lozana gelip bize başvurmadılar. Hatta biz Lozandaki konuşmalarımızda milli davalarımızı biz Türkler ve Kürtler diye bir millet olarak savunduk ve kabul ettirdik.. (Bkz. Hatıralar, 2. Cilt, Ank. 1987, s.202)
Stalin teklifsiz konuşuyordu. Bir aralık Troçki’den bahsetti. Troçki’yi nasıl tanıyorsun, diye bana sordu. Fazla bir tanımam yoktur, dedim. Bu­nun üzerine Troçki’yi Enver Paşa ile mukayese etti. Troçki de, Enver Paşa gibi fantezisttir, dedi. Bunlar birtakım hayal içinde ölçü bilmeyen insanlardır, diyerek hükmünü bağladı.
Harp inkılabı bir okuma yazma kolaylığına bağlanamaz. Ama harf inkılabının bizde tesiri ve büyük faydası, kültür değişmesini kolaylaştırmasıdır.
eski Ankara Valisi Abdülkadir, İttihat ve Te­rakkinin. Meşrutiyetten evvelki fedailerindendir. Askerdir. Bizim sınıftan­dır. «Abdüfkadir - Antep» diye tanırız. Son derece enerjik ve kararlı bir adam. Temiz bir adam. Çetin bir ihtilalci İhtilal arkadaşlarına, ihtilal fikirlerine bağlı. Meşrutiyetten önce, en güç zamanlarda İttihat ve Terakkinin en gözde, en güvenilir fedaisi. Böyle bir adam. Abdülkadir, Milli Mücadeleye karışmadı. Uzaktan takip ediyor. Bil­miyorum. bu esnada, belki arkadaşlarıyla beraber bir macera içinde bu­lunmuş olabilir. İzmir suikast tertipçileri içinde Abdülkadir bulunsaydı, vaziyet çok tehlikeli olurdu. Bir defa tertibi bu kadar dağıtmayacaktı. Tek başına da yapabilirdi. Herhalde, icra kısmını da kendi üzerine alacaktı. O zaman son derece basite irca ederek tatbike geçerdi. Tertip ondan gelseydi bu işi mutlaka bitirirdi.
Reklam
336 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.