Santiago’nun merkez sebze halindeki işçilere şiir okumaya çağrılmıştı ve hazırlıksız yakalandığı için ne okuyacağını bilememişti. Mecburen ”Espana en el corazon’u (Yüreğimdeki İspanya) okumuştu. Ardından olanları şöyle yazıyordu: “Edebiyat kariyerimin en önemli olayı gerçekleşti. Dinleyenlerin bir kısmı alkışladı, diğerleri başlarını öne eğdi. Ardından hepsi birden kafalarını bir adama çevirdiler. Bir sendika lideriydi belki; diğerleri gibi giyinmişti, belinde bir bohça vardı; kocaman elleriyle sandalyesinin arkalığını tutarak ayağa kalktı ve “Yoldaş Pablo, biz unutulmuş insanlarız,” dedi, “Hayatımda hiç bu kadar duygulanmamıştım.” Ardından hüngür hüngür ağlamaya başladı.” Neruda bunu yaşadıktan sonra şiirinin tarih, coğrafya ve her şeyden öte, ülkesinin ve kıtasının gerçek insanlarını içermesi gerektiğine karar vermişti. Bu örneği bütün bir sanatçı nesli izledi ki o dönemlerde Latin Amerika için getirdiği değişim önemli bir devrimdi.
Sayfa 25 - Versus Kitap
Ziraat her yerde yüksek seviyede ve bilimin güçlü etkisinde bulunmaktaydı. Bu konuda daha fazla söyleme imkanımız olmadığından elimizde bulunan bilgilere dayanarak bazı tespitlerle yetineceğiz. "İslam Devleti'nin her vilayetinde sulama sisteminden sorumlu devlet memuru bulunmaktaydı... XI. asırda Sevilya'da ortaya çıkan tartışma 50'den fazla meyvenin üretiminin nasıl yapıldığını, bazı bitki hastalıklarının tedavisi ile alakalı olarak bazı yöntemlerini açıklamaktadır... İran'da ipek kozasının üretimi gerçek bilim seviyesine yükseltilmişti. Buna bağlı olarak İran, hemen hemen bir asır boyunca Avrupa'nın ipek ihtiyacını karşılamaktaydı. İdrisî, eczacılık bilimi bakımından önemli olan 360 bitkiyi tarif etmiş, Sevilya'lı Ebu Abbas ise kendini deniz altındaki florayı araştırmaya vermişti, (lakabı En- Nebatî idi)... 1190 yılında yine Sevilya'lı olan İbn-ı el-Avvan, bitki, meyve, gübre çeşitlerini açıklayan "Kitabü'l- Felah" (Köylü'nün Kitabı) 1 yayınlayarak meşhur oldu. Bu ziraat uzmanı, ziraat bilim hakkında ortaçağın büyük öğretmeni sayılabilir... Bugünkü ziraatın olağanüstü gelişmiş olması, İspanya'nın Arap medeniyetine borçlu olduğu kalıcı faydalarından bir tanesidir". Bunu ifade eden Rissler sonuç olarak şunları söyler: "Nimet ve bolluk Nil, Dicle ve Fırat vadilerinde, İran ve Suriye yaylarında, büyük şehirlerin atölyelerinde ve limanlarında hâkim idi".
Reklam
232 syf.
10/10 puan verdi
MİLLİ SINIRLAR İÇİNDE VATAN BİR BÜTÜNDÜR,BÖLÜNEMEZ!!
“Dörtnala gelip Uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı uzanan bu memleket bizim Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benzeyen bir toprak, bu cehennem, bu cennet bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu davet bizim.. Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman
Kuvâyi Milliye
Kuvâyi MilliyeNazım Hikmet Ran · Adam Yayınları · 20013,197 okunma
Aynı dönemde Avrupa’da sadece kapatma uygulanırken
Arap dünyasında deliler için çok erkenden gerçek hastaneler kurulmuşa benzemektedir: VII. yüzyılda Fez'de, XII. yüzyılın sonunda Bağdat'ta, izleyen yüzyılda Kahire'de kurulanı hakkında ise hiçbir kuşku yoktur; burada bir cins ruh tedavisi uygu­lanmakta ve müzik, dans, gösteri ve masal anlatımından yararlanılmaktaydı; tedaviyi yönetenler ve başarıya ulaştı­ğını düşündüklerinde son verilmesine karar verenler he­kimlerdi. Avrupa'nın ilk meczup hastanelerinin XV. yüz­yılın başında Ispanya'da kurulmuş olması her halükârda rastlantı değildir.
GOGOL KAMPI
“Gogol dedik çıktık yola Don Kişot’la kurduk oba Palto’suyla Burun’uyla Sen ne büyük adamsın Gogol Amca” Merih B. “Burnumuzun ucunu görecek durumda değilken, burnumuzun dikine giderek, Rus edebiyatına burnumuzu sokalım dedik. 'Büyük Burnu', pardon
huzur ya da mutluluk, bırak sarsın seni. genç bir adamken bu şeylerin, aptalca ve basit olduğunu düşünürdüm.
Sayfa 354Kitabı okudu
Reklam
253 öğeden 211 ile 220 arasındakiler gösteriliyor.