Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bize iyi gelecek olan hep aynadaki mi olur?
Çoğu zaman bizlere " iyi misin" diye soran birilerinin olmayışı ne kötü değil mi? Oysa eleştirmek ve birini tanımadan egoist davranmak,onun hakkında kendince yorumda bulunmak ne kolay zaman değiştikçe "empati" yapma karşındakini gerçekten anlamaya çalışmak galiba eskide kaldı oysa birini dinlemek , iyi misin diye sormak eleştirmekten daha kolay işte bu bana tuhaf geliyor...
Dergilerin arkasından şahin gözlerimle saçının tepesinden tanıyıp aaa bu nietzsche diye kaptığım dergiyi gururla sunuyorum işte öyle bıngıldağından tanırım seni nietzsche uğruna boşuna kafayı tırlatmadım…… Baya iyi bi dergi bu arada alın aldırın gahaha
Reklam
TOPLU CEVAPLAR İddiaların aksine: 1- Said Nursî'nin İstanbul'a geliş yılı 1907 2- Said Nursî'nin Nutuk'u 1908'de basıldı 3- Said Nursî, A.Hamid'e hakaret etmedi 4- Said Nursî, SultanReşat'tan para almadı 5- SaidNursî, Urfa'ya giderken Ankara'ya uğramadı (Fesubhanallahil-azim; onca yalana bunca insan
Gençlik ve İman
Gençlik, ağacın dalında duran bir yaprak gibidir bir gün o yaprağın dalından kopup ta bir nehre düştüğünü düşünürsek nehir onun üzerine suyunu bırakır ve yaprak nehre yapışarak yol almaya başlar. Nehir onu nereye götürürse yaprak o tarafa gider işte o yaprağın oradan kurtulması zordur. İşte gençlik de o yaprağa benzer nehir onu sürükleyip durur, ta ki sonu belli olmayan bir yere... Ama o farkında bile değildir. Genç bir insan da kişilik sorunları olabilir. O kişilik sorunu bir genç insanın kendi benliğini bulamamasıdır. O'nu kişiliğini bulması konusunda ebeveynler iyi bir rehber olmalıdır. O rehberlik ise çocuğa verilmiş olan ahlak ve terbiyenin iyi bir şekilde işlenmesidir. Çocuğum kendi yeteneklerini kullanması yönünde iyi bir rehberlik yapılmalıdır yâda o yeteneklerin var olduğunu hissetirilmesi gerekir. Eğer, bu iyi bir şekilde yapılırsa o çocuğun kendine güveni de artar ve gençliğinde ki kişilik sorunlarını kolay bir şekilde atlatılır. Fakat günümüze bakarsak evebeynlerin çocuklarına kendi malıymış gibi davranması ya da cahil bir şekilde çocuklarını yetiştirmesi toplumun yapı taşı olan gençlerin davranış bozukluğunu ortaya çıkarması gibi olaylarda bire bir etken oluyorlar. Çocuğuna malıymış gibi davranan bir aileye bakılırsa, aile hiçbir zaman o gencin sözlerini yâda davranışlarını dikkate almaz her zaman kendi istek ve doğrultuları yönünde o genci yönlendirmeye çalışırlar. Onun sözlerini ya da fikirlerini hiçe sayarak o genci rencide ederler, bu da genç üzerinde psikoloji bozukluklara sebep olur ve toplumsal sorunlar yavaş yavaş ortaya çıkar.
Fakir Baykurt
Köy Enstitüsü mezunu eğitimci Fakir Baykurt, evlerinin önünde açılan yeni kahvede çay içmek ister. Anası çayı söyler ama ağzı yanan Fakir Baykurt bardağı yere atar. İşte sonrası... 1929'da Burdur'da doğan asıl adı Tahir olan Fakir Baykurt'un çayla tanışması ve anasıyla öğretmenlik konusundaki diyaloğu çarpıcı... 1948'de
Değerli okurlarım atalarımızın güzel bir sözü vardır. "Söz vardır şakayı kavgaya çevirir, söz vardır kavgayı şakaya çevirir." İşte şu günümüzde söz sanatını iyi kullanamayışımızdandır ki, hem sosyal yaşamda, hem dini yaşamda muhatabımıza göre konuşamadığımızdan haklıyken haksız duruma düşebiliyoruz. Bir konuyu muhatabımıza aktarırken
Reklam
"Bu adamların niyeti; senin iyi niyetini kullanmak, hayatını suistimal etmek ve senin için güzel bir hayatın düşünülmesini dahi men kılmaktır. İşte suçlu insan profili!" Z.a
Tolstoy’un "İnsan Ne İle Yaşar" adlı kitabında, çiftçi Pahom’un hazin ve ibretlik öyküsü yer alır. Sıradan kendi halinde bir çiftçi olan Pahom, daha zengin bir hayatın hayalini kurmaktadır. Uzak bir yerlerde, cömert bir reisin karşılıksız toprak verdiğini duyunca, daha çok toprak elde etmek için reise gidip talebini iletir. Gerçekten de
eşsiz mavi
birlikte oldukları için çok şanslı olduklarını ve tek başlarına hiçbir işe yaramayacakları için de istenmeyeceklerini düşünen bir çift hayal edin. ayrı kaldıklarında ne yaparlardı? işte kitabımız tam olarak bu sorunu açıklayıp yanıtlıyor. bizlere de geleceğin bireyleri çocuklarımıza tek başlarına da aslında birçok şey olup yapabileceklerini kanıtlamak için güzel bir yol sunuyor
Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Halis Dokgöz’ün yazdığı “Kusursuz Cinayet” kitabı çıktı… Kusursuz Cinayet var mıdır, yok mudur? Kusursuz cinayetlerin peşinde adli tıp ve adli bilimler… İnsan vücudu ilk ne zaman kesilerek incelenmeye başladı ve otopsinin tarihsel gelişim süreci? Rembrant’ın Dr.Tulp’un Anatomi Dersi tablosunun esrarı… Yürüyen
Reklam
Aşk bitti
Bir aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da Uzun bir hastalık gibi Aralıksız dinlediğim alaturka bir fasıl gibi Gökyüzüne bakmayı, dostlara mektup yazmayı Çiçekleri sulamayı unutmuşluğum gibi Bitti. Bir aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da Yürümeyi yeniden öğrenen felçli bir çocuk gibi Sokağa çıkmalıyım şimdi ve çoktandır İhmal ettiğim dostlara yeni bir adres bırakmalıyım Pencereleri açmalı, kitapları düzenlemeliyim Belki bir yağmur yağar akşama doğru Yarıda bıraktığım şiirleri tamamlarım Aşk da bitti diyordu ya bir şair Aşk bitti işte tam da öyle Ahmet Telli
Farkındalık...
Okuduğum incelemelere bakılarak yazıyorum. Gun içerisinde bir sürü inceleme okuyorum.Hakettiginden fazla beğeni alan ya da hakettiginden az beğeni alan incelemelerle karşılaşıyorum... Düşünmeden edemiyorum ... "Biz okuduğunu da mı anlamayan bir milletiz ?" diye düşünmeden edemiyorum ...Adaleti siz sağlamadiginiz için adalet sizi bulmayacaktir .Yaptıklarınızla karşılaşmanız cabası olacaktır..Bu konuda iciniz rahat olsun ...İlahi adalet işte budur .Ben insanları vicdanlarıyla başbaşa bırakıyorum. Çünkü buradaki insanlar birbirinden kıymetli ve özel ; ki siz yaparsaniz eline kitap alip okumamis insandan beklentiniz nedir?...Benim düşüncemdir...Okuduğunuz için teşekkürler....
Yaaa çok güzel değil miii? Kalbe güzel dokunmak gibi bir şey bu.
"Böyle bakmayı kimden öğrendin sen? dedim bir gece. nasıl? dedi. böyle işte, içimin acısını alır gibi bakıyorsun."
İstemekten çekinirdim. Bu hâl beni çoğu durumda geride bırakırdı. Sonra değiştim. Neredeyse istediğim her şeyi aldım. Bu sefer de boşlukta kaldım. İşte böyle öğrendim istemenin ve başarmanın tuhaflığını.
"Yolcuyuz, katremiz ummana akar. ( Blagay Tekkesi )
Her can bir gövdeye konuk ama Adem sanır ki can bir tek kendinde var.. İşte bu yüzdendir ki sandığı bildiğine bildiği de yanıldığına yetmez..
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.