- Ay’a gidip orada da yeryüzündeki oyunu, Adem’le Havva oyununu yinelemek mi ? İstemem, eksik olsun! Ondan sonra artık yılanların yolunu gözlemek kalır geriye!..
Ne yapmak gerek peki?
Sağlam bir arka mı bulmalıyım?
Onu mu bellemeliyim?
Bir ağaç gövdesine dolanan sarmaşık gibi
Önünde eğilerek efendimiz sanmak mı?
Bilek gücü yerine dolanla tırmanmak mı?
İstemem!
Herkesin yaptığı şeyleri mi yapmalıyım Le Bret?
Sonradan görmelere övgüler mi yazmalıyım?
Bir bakanın yüzünü güldürmek için biraz
Falanca budalaymış, filanca aşağılıkmış, bilmem kim hırsızmış, bilmem kim gülünçmüş. Bu düpedüz insanları arkasından vurmak. Bütün bunlar söylenirken birbirlerine sanki bakışlarıyla, “hele sen de bir dışarı çık, senin hakkında da neler söyleyeceğiz, görürsün!..” diyorlar. Mademki böyle, niçin buluşuyorlar? Bir temiz gülüş yok, candan bir sevgi yok. İsim için, şöhret için birbirlerine giriyorlar. Böbürlene böbürlene, “falanca bana geldi, filancayı gördüm...” diyorlar. Ne biçim hayat bu? İstemem, eksik olsun. Benim ondan alacağım bir şey yok.”
Bir de yaşlılara bakalım. Buluşurlar, birbirlerini yemeğe davet ederler, ama aralarında ne konukseverlik vardır, ne nezaket vardır, ne de karşılıklı sevgi. Toplantılarına daireye gider gibi soğuk soğuk, neşesiz giderler. Bütün maksatları ahçılarının ustalarını, salonlarını göstermek, alay etmek, birbirlerinin ayağını kaydırmaktır. Geçen gün yemekte orada bulunmayanların aleyhinde söylenenleri dinlerken utancımdan yerin dibine geçtim: falanca budalaymış, filanca aşağılıkmış, bilmem kim hırsızmış, bilmem kim gülünçmüş. Bu düpedüz insanları arkasından vurmak. Bütün bunlar söylenirken birbirlerine sanki bakışlarıyla: 'Hele sen de bir dışarı çık, senin hakkında da neler söyleyeceğiz, görürsün!..' diyorlar. Madem ki böyle, niçin buluşuyorlar? Bir temiz gülüş yok, candan bir sevgi yok. İsim için şöhret için birbirlerine gidiyorlar. Böbürlene böbürlene: 'Falanca bana geldi; filancayı gördüm...' Ne biçim hayat bu? İstemem, eksik olsun. Benim oradan alacağım bir şey yok.
Sayfa 217 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Herkes gibi koşa koşa sonradan görmelere övgüler yazmak
Ya da bir bakanın yüzü gülecek diye bir an karşısında taklalar mı atmak lazım?
Her gün birine ricayaya mı gitmeli?
Kapı kapı dolaşıp pabuç mu eskitmeli?
Yoksa nasır mı tutsun sürünmekten dizlerim?
Yahut eğilmekten mi ağrısın belim, istemem eksik olsun