İnsan öldürmek, kendi ruhuna kan bulaştırmaktır. Onu öldürdüğünde kötülüğü yok ettiğini sanırsın, ancak bir bakmışsın ki o kötülük içine nifak tohumları ekmiş. Belaya boyun eğersen, o da senin önünde boyun eğer.
Ve attığım adımla elektrik şokunun vücudumu okşaması bir oldu.
Bağırdım, acıdan çok şaşırarak.
Dale göstergeleri kontrol etti. '' Dikkat et. Nem neredeyse sıfır. ''
'' Niye? ''
'' Hiçbir fikrim yok. ''
Bir adım daha attım ve bir posta daha şok yedim. '' Kahretsin! ''
'' Sen öğrenmek nedir bilmiyor musun? '' dedi Dale.
'' Dürüstçe söyler misin: Bu iki antikayla mı vakit geçirmek isterdin, yoksa benimle mi? ''
Rhys tane tane konuşarak, '' Bana mı öyle geliyor, '' diye araya girdi, '' yoksa aynı yaşta olduğumuzu söylemeyi mi unuttun... ''
'' Bana kimsenin bilmediği bir sırrını söyle Gece Lordu, ben de sana kendi sırrımı söyleyeyim. ''
Acaba karşıma hangi korkunç gerçek çıkacak diye kendimi hazırlamıştım ki Rhysand, '' Yağmurlu havalarda sağ dizimin ağrısını durduramıyorum. '' dedi. '' Savaş'ta incitmiştim; o zamandan beri ağrıyor. ''
Yok. Ben sabotajcı değil, kaçakçıydım. Ve tüm bu operasyonda bir bit yeniği vardı.
'' Kusura bakma ama sana benden hayır gelmez. '' dedim. '' Başka birini bulsan daha iyi olur. ''
'' Sana bir milyon ying veririm. ''
'' Anlaştık. ''
Martin Svoboda bir mikroskobun üzerine eğilmiş kahvesine uzanıyordu. Eli içi ölümcül asitlerle dolu üç deney tüpünün üzerinden geçip kahve kupasını kavradı ve kahvesinden bir yudum aldı. Yemin ediyorum, gerizekalı bir gün kendini öldürecek.