Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İzel Gürler

İzel Gürler
@izelgrlr
Ne bilginler geldi, neler buldular! Mumlar gibi dünyaya ışık saldılar… Hangisi yarıp geçti bu karanlığı? Birer masal söyleyip uykuya daldılar.
Reklam
Geçmişte alınan yaraların hiçbir iz bırakmadan kapandığı söylenemez. Ama yeniden zedelenmemek için kaçınma tepkileri geliştirmek insan doğasına aykırıdır ve daha büyük yaraların açılmasına neden olur. Çünkü zaten yalnız ve mutsuzsak bilinmeyene doğru hareket etmekle yitirecek neyimiz olabilir? Üstelik çevremizdeki olanakların sayısı aslında hiç de az değil. Ne var ki bunlar her zaman orada değiller. Onları "şimdi" değerlendiremezsek fırsatımızı kaçırmış oluruz. Çünkü insan bir zaman tüketicisidir. Zaman insanı sınırlar. Ama çoğu insan şimdi yapamadığını ileride yapacağı sanısındadır, önündeki zamanı sınırsızmışçasına harcar. Aslında, insanın en önemli yanılgısı da budur.
Dünyada iki tür insan vardır: yaşayanlar ve yaşayanları seyredip eleştirenler. Seyretmek ölümü, katılmak ise yaşamı simgeler. Yaşamak, kendisi olabilmeyi ve yaşama etkin bir biçimde katılabilmeyi tanımlar. Bu, insanın kendi sorumluluğunu, bir başka deyişle, hayatına anlam katma sorumluluğunu içerir. Sorumluluğunu üstlenen kişi özgürdür. Özgür insan daha az korkar, onun için sevebilir!

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ama yarından çekinmenin nedeni şimdiki zamanı inşa etmeyi bilmemektir ve şimdiki zamanı inşa etmek bilinmeyince, bunun yarın yapılabileceği söylenir, ama bu da berbat bir şeydir, çünkü yarının daima bugün olduğunu görmüyor musunuz?
Evet, böyle bir bakışla insan dünyanın öbür ucuna gider, diye düşündü; çöllere gider, dağlara gider... Onun şimdi terk etmek istemediği hayat, bir çölden başka neydi? Gölgesiz, susuz, vahasız, hatta serapsız bir çöl... Evet, hatta serapsız... Bununla beraber bazen en ehemmiyetsiz tebessümler, hatta kendine ait olmayan bakışlar bile ona bir şiir coşkusu verir, canını verme ihtiyaçlarıyla inletirdi. "Ah çelişki, çelişki... İnsan değilim, denklemim..." diyordu.
Reklam
Sorumlu olmak, "yaratıcısı olmak" demektir, yani her birimiz kendi yaşam planımızın yaratıcısı olmak durumundayız. Her şey olma özgürlüğümüz vardır, yalnızca özgür olmama özgürlüğümüz yoktur: Sartre' ın dediği gibi, özgürlüğe mahkumuz biz.
Çocuklar başlangıçta ana babalarını severler, büyüdükçe yargılarlar ve kimileyin bağışlarlar.
İnsanın gençliğini yeniden kazanabilmesi için çılgınlıklarını yinelemesi yeterlidir. ... Yaşamın büyük gizlerinden biridir bu. Şimdilerde çoğu kimse bir tür ilerlemiş sağduyu yüzünden ölüyor. İş işten geçtikten sonra ayırdına varıyorlar ki insanın pişman olmadığı tek şey hatalarıdır.
İnsanoğlu kendini aşırı ciddiye alıyor. Dünyanın işlediği ilk günah budur. Mağara adamı gülmesini bilseydi tarih çok daha başka olurdu.
Her hazanda birbiri ardına dökülen ağaç yaprakları gibi insanlar da birbiri ardına toprağa yatarak yok oluyor. Bu değişmez, umumi bir kanun... Niçin endişe etmeli? Şu dünyada erilen başka ne var? Hayat yalan... Ölüm hakikat...
Reklam
Hayalin lezzeti hakikate dönüşmesinde değil, o ilk şeklini daima korumasındanmış.
Logoterapiye göre hayatın anlamını üç farklı yolla keşfedebiliriz: (1) Bir üretimde bulunarak veya bir iş yaparak, (2) bir şeyi deneyimleyerek ya da biriyle temas ederek ve (3) kaçınılmaz olan ıstıraba karşı aldığımız tavırla.
Spinoza, Etika'da ne der? "Affectus, qui passio est, desinit esse passio simulatque eius claram et distinctam for mamus ideam." Yani bize acı veren duygular, onun berrak ve kesin bir resmini çizdiğimiz anda acı olmaktan çıkar.
Genç kadın, önümüzdeki birkaç gün içinde öleceğini biliyordu fakat onunla konuştuğumda bu farkındalığa rağmen neşeliydi: "Kader beni bu kadar kötü vurduğu için minnettarım" demişti. "Eski hayatımda şımarıktım ve hiçbir manevi kazanımı ciddiye almazdım." Barakanin penceresinden dışarıyı gösterip, "Buradaki bu ağaç yalnızlığımın tek dostu" diyordu. Penceresinden sadece bir kestane ağacının tek dalı görünüyordu ve dalda iki çiçek açmıştı. “Sık sık bu ağaçla konuşurum" demişti bana. Şaşırmış ve bu söylediklerini nasil yorumlamam gerektiğini bilememiştim. Deliryumda mıydı? Halüsinasyonları mı vardı? Kaygıyla ona ağacın cevap verip vermediğini sordum. "Evet." Ona ne söylüyordu? Şöyle cevapladı: "Bana diyor ki: Buradayım, ben buradayım. Ben yaşamım; sonsuz yaşam."
Beni kalbinde bir mühür gibi taşı, sevgi ölüm kadar güçlüdür.
39 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.