Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Val, Fae’yi yakalayacak ve soğukkanlı bir cinayet olarak görülmesi olası bu olaya kimsenin şahit olmayacağından emin olduğu, ıssız bir yere götürüp hemen ondan kurtulacaktı.
Dex YayınlarıKitabı okudu
Kulakları dışında Fae hiç de Disney tarafından betimlendiği gibi görünmüyordu. Shakespeare’in hakkında hikâyeler anlattığı yaratıklara benzediği de söylenemezdi ama tüm diğer uzak akrabaları gibi onlar da bu dünyaya ait değildi. Faeler uzun, çok uzun zaman önce ölümlülerin dünyası ile Ötedünya olarak bilinen kendi dünyaları arasındaki duvarı aşmanın bir yolunu bulmuştu. Daha önce var oldularsa bile yaz ve kış sarayları dağılmış ve gerçekten korkutucu ama alışılagelmiş bir hedefe sahip tek bir grup kalmıştı. Ölümlülerin dünyasını ele geçirmek istiyorlardı. Onları yeniden Ötedünya’ya göndermek ise bizim görevimizdi. Ya da onları öldürmek... Artık hangisi daha çabuk sonuç verecekse.
Dex YayınlarıKitabı okudu
Reklam
“Lanet olasıca Fae,” diye mırıldandı Val. Sahip olduğum her şeyi benden söküp aldıklarından beri sürekli aynı dilekte bulunuyordum. Hayatımı bir kere değil, iki defa altüst etmişlerdi. Alevler içindeki on binlerce güneşin öfkesiyle onlardan nefret ediyordum.
Dex YayınlarıKitabı okudu
Hiçbir şey onlar için dört yapraklı yonca kadar büyük bir baş belası değildi. Tüm Düzen üyeleri birer yonca takardı. Val’inki bileziğine işlenmişti. Benimki ise kedigözü taşlı kolyemin içindeydi. O olmadan hiçbir yerin yüzde yüz güvenli olmayacağını zor yoldan öğrendiğimden, yoncamı evde duş alırken ya da uyurken bile boynumdan çıkarmıyordum.
Dex YayınlarıKitabı okudu
Dünyada onlardan daha güçlü veya hızlı tek bir insan ya da hayvan yoktu. Becerileri saymakla bitmezdi. Düşünce gücüyle nesneleri yerlerinden oynatabilirler ya da parmaklarının ucuyla şöyle bir dokunarak en vahşi yangınları çıkarabilirlerdi. Ama en tehlikeli silahları, ölümlüleri düşünce yoluyla etkileyerek köleleştirmeleriydi. Fae, insanlara ihtiyaç duyuyordu. Fae’nin yaşlanma sürecini ölümsüzlükle rekabet edebilecek kadar yavaşlatabilmesi için tek yol insanlardan beslenmesiydi.
Dex YayınlarıKitabı okudu
Güneş gözlüğü yaratığın gözlerini gizliyordu. Her nedense, onun türü güneş ışığına karşı duyarlıydı. Gözleri aslında mavinin soluk bir tonuydu; gözlerine tüm canlılığını yitirmiş bir gölge çökmüş gibiydi. Karanlık büyülerden biri olan cazibeyi kullanarak insanların onlara bakınca ne göreceğini seçebiliyorlardı. Bu nedenle, farklı fiziki görünümlerde, şekillerde ve boyutlarda ortaya çıkıyorlardı. Bu seferki sarışın, uzun ve ince, neredeyse kırılgan görünümlüydü ama görünüşü kesinlikle yanıltıcıydı.
Dex YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İnsanların çoğuna, hatta yüzde doksan dokuzuna göre Canal Sokağı’nda yürüyen uzun ve mavi elbisesinin içindeki kadın herhangi biri gibi görünüyordu. Bir turist ya da alışverişe çıkmak için çarşamba gününü seçmiş yerlilerden biri olduğu bile düşünülebilirdi. Ama Val ve ben onlar gibi değildik. Doğduğumuzda bizi onların sahte cazibesinden korumak için bir ton büyü yapmışlardı. Biz, onların göremediklerini görüyorduk. Onların göremeyip bizim görebildiğimiz şey, insan görünümünün arkasına saklanan şu canavardı. Bu yaratık, ezelden beri insanlar tarafından bilinen en ölümcül şeylerden biriydi.
Dex YayınlarıKitabı okudu
“Anlaştık.” Kahvemi bitirdim. “Bekle. Ne kazanacağım?” “Eğer sen kazanırsan,” diye düzeltti. “Bir hafta boyunca sana buzlu kahve getireceğim. Ben kazanırsam sen de...” Sesi etkisini yitirirken gözlerini kıstı. “Ah, şu enginar kafalıya bak.” Çenesini kaldırdı.
Dex YayınlarıKitabı okudu
O düşünceleri zihnimden uzaklaştırdım. Bugün ya da başka bir gün oraya gitmem için hiçbir neden yoktu. Geçmiş geçmişte kalmıştı ve ailemin geri kalanıyla birlikte gömülmüştü.
Dex YayınlarıKitabı okudu
Bir sosyal hizmetler görevlisi olma fikrini değerlendiriyordum çünkü eğer istersem her iki işi de yapabileceğimi biliyordum. Belki de her şey o gün olanlarla ilgiliydi...
Dex YayınlarıKitabı okudu
Reklam
“Neden üniversiteye gittiğini bir türlü anlayamıyorum.” “Neden?” Yüzündeki ifade bende beyin hücrelerimden bir kısmının sıcak hava yüzünden yandığı izlenimini uyandırdı. “Zaten bir işin var - çok iyi kazanıyorsun ve bazı insanların yaptığı gibi ikinci bir işte çalışmaya ihtiyacın yok. işimizin paradan başka pek bir getirisi yok ve büyük ihtimalle paraşütsüz uçaktan atlamayı saymazsak, en az gelecek vaat eden mesleğe sahibiz ve bu da zamanını şu saçmalıkla harcamaman için başka bir neden.”
Dex YayınlarıKitabı okudu
“Şu saçına rağmen gerçekten çok güzelsin.” Tepemde gelişigüzel topladığım saçlarımın kulak temizleme çubuğuna benzediğini bilmiyormuşum gibi eliyle havada bir daire çizerek başıma işaret etti. “Gerçekten çok güzel göğüslerin ve bana dokun diyen kalçaların var. Kesinlikle seninle yatardım.”
Dex YayınlarıKitabı okudu
Bir kaşını havaya kaldırdı. Güneş ışığında Val’in saçları kestane rengi ışıltılarla bezenirdi. Güzeldi. Benimki ise itfaiye arabası gibi görünürdü. Korkutucuydum. Nem ne kadar yüksek olursa olsun bukleleri daima kusursuzdu. Bir kere daha, güzeldi. Benim saçlarımdaki bukleler ise nisan ve kasım ayları arasında iyice sarkar ve kıvır kıvır bir dalgaya dönüşürdü. Bir kere daha, cehennem kadar korkutucuydum.
Dex YayınlarıKitabı okudu
Val, yerçekimine karşı gelen boyundan bağlamalı, turuncu bol bir bluz ve ancak bakışlarımı aşağı kaydırdığımda görebildiğim uzun bir turkuvaz etek giyiyordu. Boynunda ise mor bir kolye vardı. Şehirli kadının şıklığını konu alan bir katalogdan fırlamış gibiydi. Ben ise siyah, bej ya da griden başka bir renk giydiğimde tıpkı bir tımarhane kaçkını gibi görünürdüm.
Dex YayınlarıKitabı okudu
Hava o kadar sıcak ve nemliydi ki New Orleans’ın cehennemin yedi katından biri olduğuna ve Palace Cafe’nin bahçesinin de cehennemin kapısı olduğuna ciddi ciddi inanmaya başlamıştım.
Dex YayınlarıKitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.