Benim zekâma ve yeteneklerime, hislerimden daha fazla değer veriyor oysa benim için asıl önemli olan hislerim. Gücümün, mutluluğumun ve kederimin tek kaynağı onlar. Sahip olduğum diğer tüm bilgileri başkaları da edinebilir ancak hislerim yalnızca bana aittir.
Mefistofeles: Ama artık söyleyiniz,
Hangi fakültedir istediğiniz?
Öğrenci: Hukuk çok zahmetli olsa gerek.
Mefistofeles: Bundan dolayı,
Sizi kınayacak değilim.
Bu öğretinin durumunu bilirim ben.
Kanunlar ve haklar,
Sonsuz bir hastalık gibi
Miras yoluyla devam eder;
Kendilerini soydan soya sürükleyip,
Ağır aksak yer değiştirirler üstelik.
Mantık saçmalık haline gelir,
İyilik ise bela olur;
Vay haline,
Bu mirasa konan torunların!
Ama doğuştan bizim olan haklardan,
Ne yazık ki, hiç söz edilmiyor!
Faust: Farkediyorum, boşuna,
İnsan tininin bütün hâzinelerini,
Sürükleyerek kendimde topladım,
Ve sonunda baktığımda,
Bir milim bile yükselmemişim,
Sonsuza yaklaşmamışım hiç.
Ağzından fişek gibi dökülen sözlerini bir soruyla böldüm: "Çok mutlu,çok iyi olduğundan övgüyle söz ettiği o günler ne zamandı?"- "Ah deli çocuk!" dedi şefkat dolu bir gülümsemeyle, "kendinde olmadığı zamanları kastediyor, o zamanlardan hep övgüyle söz ediyor; tımarhanede olduğu ve kendini hiç bilmediği günler bunlar."
Lotte beni de kendisini de yok edecek bir zehir hazırladığını görmüyor,fark etmiyor ve ben onun beni mahvetmek üzere uzattığı kadehi büyük bir iştahla yudumluyorum.
Karşında onu içten içe kemiren bir hastalığın durmadan ölüme yaklaştırdığı bir hasta var. Kalbine bir hançer saplayıp bu acıdan kurtuluvermesini o hastadan isteyebilir misin? Onu kemiren bu hastalık, ondan kendini kurtaracak hal bırakıyor mu?
Yalnız bir nokta var, dostum! Dünyada her iş, şöyle olsun, böyle olsun demekle bitmiyor. Atmaca burunla yaslı burun arasında ne kadar ayrılık varsa, duygu ve davranışlarda o kadar fark vardır.