Göğe açılan Pencere..
Çocukluğunda sakladığı yaralarının bir tesellisiydi bu kim bilir belki de hiçliğine... Yaşamak delicesine bir duygu derken hayallerini süslediği mesleğin hakkını vermek adına yola düştü Deniz.. Memleketinde olmayan bir ismin ağırlığnı taşıyordu kimsesizce. Babası bu ismi ona vermeden önce gözlerinin karalığına bakıp" deniz gibi aydın,
Arayışlar
Boşluğa değişiyor zamanlar Yürek kaç yerinden kırık Pencereler kapalı kapı duvar Nedenini düşünmeden sevmek Kervan gittiği yere kadar Çıksam bulur muyum bir yerlerde Buralarda kalan son izini Saçının bir telini ya da Denizler dolusu güzelliğini.
Reklam
Ey benim genç yaşım. Kaç yaşındaydın, on sekiz? Hani oynatırdın dağları yerinden, Öyle bir umut vardı içinde. Öldü mü? Öldürüldü mü? Öldürdün mü ? Yoksa anladın mı büyüdükçe? Kalbin denk gelmediyse ehline, Yazık oluyor binbir güçle açan ciceklerine. Fatih Pala
Kaç yaşında olursanız olun hayatın bugün bir yerinden yakalayın ve yaşamaya başlayın. -Yaşamak için asla geç değildir. -Sevmek için asla geç değildir. -Mutlu olmak için asla geç değildir. -Ve sizi hedefe ulaştıracak yeni başlangıçlar yapmak için asla geç değildir.
Zübeyde’nin çıkardığı onca gürültünün arasında başka bir ses daha duydum. Sanki birisi yerin altından koşuyordu. Büyük adımlarını attıkça ayağımın altındaki toprak titredi. Arkamı döndüm. Yine o karaltı geçti, gitti. Geçerken ağzından bir şey düşürdü. Düşen şey orada, öylece, karanlığın içinde daha karanlık bir parça olarak kaldı. Mezarlık
Sayfa 13 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
O gidince hayatlarınızın yabani bitkiler gibi yıllarca birbirine doğru büyüyüp iç içe geçtiği yeri, bu müşterek alandaki şahsi hikayeni, yani onun yanındaki seni de kaybediyordun. Karşılıklı oturduğunuz masaları kaybediyordun mesela. Sadece ona anlatacağın şeyleri kaybediyordun.(...) Yüz yıldır tanıdığın birine iç rahatlığıyla şımarma, kızma, surat asma, bozuk çalma, onunla kavga etme hakkını. Birinin sen leb demeden leblebi diyecek olmasını kaybediyordun.O, seninkilere dolanmış köklerini söküp alırken, seni de yerinden ediyordu. Aynı bahçenin çicekleri olmak böyle bir şeydi. Bilmem kaç yılda kurduğun, tıkır tıkır işleyen yaşam düzeneğini bozuyordu bu gidişler. Tekerine çomak sokuyordu. Çanına ot tıkıyordu. Üst üste dizdiğin, o şekilde dengede durmasına hem senin hem de yeryüzü yasalarının ikna olduğu her seyi yıkıp deviriyordu. Çirkin kalabalığın içinde güç bela arayıp bulduğun müttefiklerini, onlarla birbirinize doğru yol alırken aştığınız bütün engelleri, yollarınızı kesiştiren raslantıları, tehlikeli virajlar dönüp de sırf el ele olduğunuz için yuvarlanmadığınız şarampolleri ama en çok da iki insanın bütün arızalara ve aksaklıklara rağmen birbirini sevmek için harcadığı emeği, inadı, merhameti ziyan ediyordu.
Sayfa 17 - iletişim
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.