Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
#Türkedebiyatı ‘na olan önyargımı kırmaya çalışırken feminist duygularıma değinen bir eser avantajlı olur diye düşündüm. Bu nedenle #FatmaAliye ‘nin yazarı olduğu ‘Hanımlara mahsus gazete’de yayımlanan kitaplaşan #Levayih-iHayat yani #HayattanSahneler kitabını günümüz Türkçesi ile okumayı tercih ettim. Kitap 5 farklı Osmanlı kadınının gözünden mektuplarında; aşk, evlilik, kadın erkek eşitsizliği, aile için sorunlar, kadınların insanca yaşayabilmeleri için sahip olması gereken eğitim ve ekonomik özgürlük gibi konulara değiniyor. Kimi çok mutlu, kimi çok mutsuz evlilikler, evlilik ve eşlere karşı bakış açıları ve beklentiler, aşk ve sevginin farklı tanımları vs derken aslında kadının ne yazık ki şu an da bile aile kararıyla mutlu olmasının belki de hiç mümkün olmadığı, arzulanmadığı ve değer görmediği, üstüne kıyafet karnına yemek girdiği sürece kocasının ‘kocalık vazifesini’ yerine getirdiği evlilik veyahut sırf iyi eğitimli diye tercih edilen bir kızın o iyi eğitimi zoraki almış olabilme ihtimalini göz ardı etme ve huyunu suyunu bilmeden ‘almak’ gibi çeşitli evlilik durumları söz konusu. Tabi mutlu evliliği olup evli olmayan kişiler arasındaki aşkı lanetleyen de var. Velhasıl herkesin bir şekilde kendinden pay bulabileceği kısa ve öz bir kitap. Tavsiye ederim.
Tüm güçlü kadınlar için…
Kitabı ikinci kez okuyuşum. Nietzsche ile ilgilenirken Lou Salome hayatına bakma fırsatım oldu. Yazdığı eserler arasında Feniçka’yı görünce ‘aa ben bu kitabı okumuştum’ dedim ama kitapla ilgili hiç bir şey hatırlamadığımı görünce ikinci kez kayboldum sayfalarında.
İyi ki de unutmuşum ve ikinci kez okuma fırsatım olmuş, çünkü ilk okuyuşum da öyle bir okunmaydı evet güçlü bir kadın karekter vardı kendi doğruları olan ve bir erkekle duygusalın dışında bir dostlukları vardı.
Fakat Salome’yi tanıyıp ikinci okuyuşumda daha iyi anladım anlatmak istediklerini. O zamanlarda kadınlardan beklenenin aksine bu dünyaya başkaldırmış bir kadındı. Doktorası olan, evliliği zorunluluk olarak görmeyip sevgiyi öldürdüğünü, idealleri için önünde engeller oluşturacağını bildiğinden ne kadar çok sevse de kalben, zihnen buna engel olabilen çok güçlü bir kadın. Erkek-kadın eşitsizliği o zaman daha fazlayken bile bütün bunlara göğüs gerip kendini başarmış bir kadın.
Aşk’ı huzur olarak görmesi, ama işin içine evlilik girince ideallerinden vazgeçmesi gerekeceğini düşündüğümden belki de sevdiği adama sırt çeviren bir kadın Fenya.
Güçlü bir kadın dünyası hayal ediyorum bende. Hayat amacı evlenip, çocuğa karışmak, ev hayatı olmayıp, kendini gerçekleştirebilen kadınlar. Bunu o zamanlar da Salome başarabildiyse zor olmamalı. Hepimizin içinde güçlü kadınlar var ve bu hepimize ilham olmalı. Çok güçlüyüz ve istesek her şeyi başarabilecek kapasitedeyiz.
Afganistan'da yaşanan savaşta olan zorluklar , insanların çektiği acılar,küçük yaşta evlendirilen kızlar, çocuğu olmayan kadınlar,yarım kalan aşklar...
Kitabı okurken çok fazla duygu hissediyorsunuz. Sinir, üzüntü, merhamet,acı... Çok fazla empati kurdum(kurabilirsiniz) ve belki de birçoğumuz o acılara katlanmazdı. Erkek kadın eşitsizliği çok fazlaydı. Günümüzde de yaşanan kadın şiddetlerini içeriyordu. İçinde argo, küfür vb.yoktu(gözümden kaçan olmuştur belki ama çok azdır.) Anlatım dili sadeydi. Kolaylıkla anlaşılabilir. Akıcı sıkılmadan okuyabilirsiniz...
·
Puan vermedi
Buhranlarımız Said Halim Paşa
Said Halim Paşa 1913-1916 yılları arasında sadrazamlık yapmış İkinci Meşrutiyet Dönemi’nin fikir ve devlet adamlarından biridir. Tarihin en buhranlı döneminde devlet için çalışmış, İslamcılık akımının önde gelen temsilcilerindendir. Buhranlarımız Said Halim Paşa’nın denemelerinin bir araya toplanıp kitap haline getirilmiş bir eserdir. Eserde Said
Cahiliyetin düşmanı birinci dereceden eğitim gelmektedir. Eğitimin olmadığı yerde şiddetin doğduğu yer oluyor. Her zaman ön planda olan ilk eğitim yeri ailedir. Ailede ebeveynlere eşit davranılsa çocuklar arasındaki rekabette olmaz birbirlerine olan sevgi ve saygı da olacaktır. Haklarına haksızlık etmez, koruyucu ekipman olurlar.
Kadın olmak zordur, deriz. Gerçekten de öyledir. Kadını sadece bir obje olarak görmek yanlışların en pahalısıdır. Bir erkek ticaretle beyin, bir taş ile beden yorarken kadın ise ikisinin de en ağırını yapmakta ve gün sonunda dinç olarak saygısını, sevgisini ve şefkatını koruyarak dimdik ayakta durur. O yüzden kadın acuna bir armağandır.
"Sesimizi Duyun" kitabında arap kadınlarının uğradığı haksızlıkları, çektikleri çileleri, gördükleri şiddeti, eşitsizliği, sevgisizliği mektup olarak kaleme alınmış. Her bir kadının bir öz öyküsü vardır. Her bir öyküde kadının sabırla gösterdikleri azmi, gücü anlatılmış. Güç siddette değil sabırda sırdır. Sır kadının özünde kuvvettir. Kuvvet kaba kuvvet değildir kalemin mürekkebindedir. Mürekkep doğru kullanıldı mı eğitim yerini bulur.
Bu eserde ders almamak mümkün değil. Sadece kadına değil erkeklere de ders verici olarak farkındalığın özünü kapsıyor. Okumadan ögrenilmez.
Sırça Fanus
Filmlerde, romanlarda alıntısı yapılan, feminist ve psikolojik bir roman olarak bahsedilen kitap. Kitabın karakteri üniversite öğrencisi olan Esther. Derslerinde çok başarılı, ödüller kazanan ve yazarlık kursu almak isteyen öğrenci. İpleri elinden tam olarak ne zaman kaçırdı anlayamadım. Sanırım yazarlık kursuna kabul edilmeyişi boşlukta kalması intihar girişimlerinin başlangıcı oldu. Güçlü bir karakter olduğunu, hayatını anlamlandırmak ve içinde olduğunu düşündüğü fanustan çıkmak için savaş verdiğini düşünmüyorum. Feministlikle neden bağdaşlaştırıldığını hiç anlamadım. Karakterin okul iş aile hayatında cinsiyet olarak baskılandığını da düşünmüyorum ki kitapta kadın erkek eşitsizliği, küçümseme yoktu. Sadece kadın erkek ilişkisine değinmek olmuş. Sanırım beklenti fazla oldu. Virginia Woolf gibi feminist yazarlardan sonra bu kitap beni pek etkilemedi.
