Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ölüm karşısında da böyledir. Ne dünyanın ne cehennemin yıkabileceği bir huzur var bence orada, yaşamın zaman kavramıyla sınırlanmadığı, aşkın ve sevginin aşırı yoğun ve içten yaşandığı uçsuz bucaksızlığın ve gölgesizliğin güveni ve huzuru.
Bize de böyle olmaz mı? Sinirden midemize kramp girse de garez, alçaklık ve ahmaklık dolu dünyayı biraz olsun değiştirme arzusuyla yanıp tutuşsak da buna gücümüz yetmez.
Reklam
Bir kadın olarak benim ülkem yok. Bir kadın olarak kendime bir ülke istemiyorum. Bir kadın olarak benim ülkem dünya.
bütün erkekleri öldüreceğim
dünyanın kayıtsızlığı, kadın söz konusu olduğunda yerini saldırganlığa bırakıyordu.
On altıncı yüzyılda büyük bir yetenekle doğan herhangi bir kadın mutlaka delirmiş, kendini vurmuş ya da hayatını kasabanın dışındaki bir kulübede, korkulan ve dalga geçilen bir yarı cadı, yarı büyücü olarak sona erdirmiştir.
1929da bir kadının günümüze ait düşünceleri
Mantıksal olarak bakıldığında onlara yasaklanan tüm faaliyet ve uğraşlara gelecekte iştirak edebilecekleri ortada. Dadı kömür taşıyacak. Manav kadın motorlu taşıt kullanacak. Kadınlar korunan cins iken gözlemlenen gerçeklerde temellenen varsayımların hiçbirinden - örneğin (tam bu sırada sokaktan bir bölük asker geçti) kadınlarla din adamlarının ve bahçıvanların diğer insanlardan uzun yaşadığı varsayımından eser kalmayacak. Kadınlar o korumanın kaldırılmasıyla birlikte erkeklerle aynı uğraş ve faaliyetlere maruz bırakılıp asker, denizci, motorlu taşıt sürücüsü ve liman işçisi yapılınca erkeklerden çok daha genç yaşta, çok daha çabuk ölmeyecekler mi ve böylece, nasıl şimdi "Uçak gördüm," deniyorsa, ileride de "Bugün bir kadın gördüm," denilmeyecek mi?
Reklam
Kadın gerçeği söylemeye başlarsa, aynadaki adam küçülür; hayata uygunluğu azalır.
Kadınlar aşağı olmazsa kendilerinin büyümesi duracaktı. Kadınların erkekler için çoğunlukla gerekli olmasının sebeplerinden biri budur. Kadın eleştirilerinin erkekleri öylesine rahatsız etmesinin, mesela bir kadın bir kitap veya bir tablonun kötü olduğunu söylediğinde aynı şeyi bir erkek söylese duyulacak acı ve öfkenin çok daha fazlasına yol açmamasına olanaksız olmasının sebebini de açıklamaya yarar.
*’* Bir kadın olarak benim bir ülkem yok. Kadın olarak benim ülkem tüm dünya *’*
"Eğer ayak bileklerimi görmek, hiç şüphesiz bir karısı ve geçindirmesi gereken bir ailesi olan dürüst bir adam için ölüm demekse, ne olursa olsun bileklerimi açmamaya özen göstermeliyim" diye düşündü Orlando. Ancak bacakları, onun en güzel yerlerinden biriydi. Bir denizci, direğin tepesine düşmesin diye bir kadının tüm güzelliklerini örtmek zorunda kalması ne kadar da tuhaf" diye aklından geçirdi. "Lanet olsun!" dedi, başka şartlar altında olsa kendisine çocukken öğretilecek olan şeyin, yani kadın olmanın, kutsal sorumluluklarının farkına ilk kez varıyordu.
Sayfa 110 - Kırmızı kedi yayıneviKitabı okuyor
Reklam
En yüce idealler yalnızca bir savaş alanında yeşermez, ücra bir şapka fabrikasında da yeşerebilir, tuhaf gelse de bu insan ruhunun esaretten kaçma gücünün, kırlarda ya da uzakta tepelerden doğan güneşle kurduğu bağın eseridir.
İnsan doğası özünde öyle sağlamdı ki en kırılgan yaşlarda yaralar alsa da yıkılmıyordu.
Bir kere aile gerçekten varlıklı değilse, ya da soylu değilse bırakın sakin bir odayı ya da ses geçirmez bir odayı, kendine ait bir odası olması bile söz konusu değildi kadının...
Onlar erkek gibi değil, kadın gibi yazdılar.
Bütün o eleştirilerin karşısında, o tamamı ataerkil toplumun ortasında, ürkmeden bakarak, kitaplarına sıkı sıkı sarılabilmeleri için kim bilir nasıl bir yetenek, nasıl bir tutarlılık gerekmişti. Bunu sadece Jane Austen ve Emily Brontë başardılar. Inların şapkalarındaki belki de en hafif tüydü bu. Onlar erkek gibi değil, kadın gibi yazdılar.
Yolumuz görünüşte açık -bir kadının doktor, avukat, kamu görevlisi olmasını engelleyen bir şey yok- ama bana göre kadının önüne dikilen birçok görünmez hayalet ve engel var.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.