472 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Çok başarılı buldum. Yazarın başka kitaplarını da okumak isterim...
Adı söylenmeyen bir kadının çocukluktan başlayarak 40'lı yaşlara kadarki trajik hayatı anlatılıyor. İlkokul 4.sınıfa giderken mühendis babasının iş kazasında kolunu kaybetmesi ve yüzünde derin yaralar oluşmasıyla hayattan vazgeçip bunalıma girmesi, en travmatik olanı, babası hastanede yatarken annesiyle amcasını birlikte olurken görmesiyle
Yeşil Peri Gecesi
Yeşil Peri GecesiAyfer Tunç · Can Yayınları · 20147,4bin okunma
232 syf.
·
Puan vermedi
Feminist bir roman. Ama çok sığ bir bakıştan. Eşitsizlikten bihaber ev kadınlarını belki de uyandırmak, tetiklemek için yeterli. Ve sözde feminist de olsa ana karakter tek aklı eren, bunları fark edenin kendisi olduğu görüşünde ve feminizm yaparken diğer kadınları çok küçümsüyor. Hatta ne yaparsan yap sırf kadın olduğun için sana hakaret edilebileceğini, arkandan konuşulabileceğini söyledikten 2 sayfa sonra çalıştığı yerde yukarılara çıkmış bir kadına "Senin buralara nasıl geldiğini bilmiyor muyuz sanki?" diyor. Ayrıca tüm kitapta kadınların özgürlüğünü bağımsızlığını savunup aşkın esirlik olduğunu iddia ederken yine tüm kitapta kusursuz bir erkeğe aşık olmayı bekliyor ve yine bir erkeğin aşkı yüzünden mutsuz bitiriyor. Aşık olduğu erkekleri bırakma sebeplerinde haksız mı? Değil. Ama bir şekilde muhtaç görüyor kendini onlara. Okuduğum için pişmanım diyemem ama sıkıldığımı da inkar edemem.
Kadının Adı Yok
Kadının Adı YokDuygu Asena · Afa Yayınları · 19876,5bin okunma
Reklam
130 syf.
8/10 puan verdi
Baobab (Adansonia), ebegümecigiller (Malvaceae) familyasının Adansonia cinsinden Afrika ve Asya'nın tropikal bölgelerinde yetişen, yapraklarını döken ağaç türlerinin ortak adı. Bir kadın defalarca köle pazarında satıldıktan ve bir çok çocuk doğurduktan sonra evi bir Baobab ağacı oluyor. Maalesef köle satmanın normal olduğu zamanlar o ve onun gibi bir çok kadın hiç çekinilmeksinizin köle pazarlarında satılıyordu. Bir kaç defa kendisini satın alanlar oldu. Hatta bazılarını gerçekten ailesi olarak görüp sevdi. Çocukları oldu ama onları da köle pazarında sattılar. Şimdi çocukları nerde ve ne yapıyor hiç birinden haberi yok. Yine satılmak üzere gerçekleşen bir sefer sırasında kötü bir kaza oluyor. Herkes ölüyor ve o hayatta kalabilmek için bir baobab ağacının gövdesinde saklanıyor. Burası onun yeni evi oluyor. Onu hem ölümden koruyor hem de saklıyor. Burada hayatına yeni baştan başlıyor. Her şeyi, kendini bile yeniden keşfediyor. Aç kalıyor, hastalanıyor, diğer canlılarla tanışıyor.. Ama eski hayatına göre öyle güzel ve dingin bir hayat yaşıyor ki.. Yeniden doğuyor adeta. Zaman zaman eskiye dönüp yaşadıklarını düşünse de bu ağaç onun için her güzel şeyi gövdesinde barındırıyor. • Çok tuhaf ve farklı bir eser okudum. İlk başta anlatımdan sıkıldım ama sonradan kitap beni içine aldı. Bir kadının hayata karşı tek başına mücadelesi çok güzeldi. Okunmalı, keyifli okumalar
Baobab Ağacına Yolculuk
Baobab Ağacına YolculukWilma Stockenström · Everest Yayınları · 201431 okunma
·
Puan vermedi
Hayatsız bir Hayat.... Ayfer Tunç’un yeni romanı, tek başına bir kadının tüm dayatmalara başkaldırısı diye biliniyor medyada. Kuru Kız, toplumsal baskılardan özgürlüğe kaçış üzerine, bir roman. Hatta bir başarı öyküsü de denilenebilir. Kitabın adı içeriğini bilmeyenlere ilk olarak kız kurusunu çağrıştırıyor. Ama yazar karakterin meselesini sadece
Kuru Kız
Kuru KızAyfer Tunç · Can Yayınları · 20233,629 okunma
86 syf.
·
Puan vermedi
Hiçlik ya da Her şey.. ‘’Bazı zamanlar da kendisiyle kalabilmeyi çok özlüyordu. Hayatın o müthiş cilvesi olan telaşlardan sıyrılıp hiç bir şey yapmamak....’’ Kadın, erkek egemen dünyasının içinde kendine bir parçalık yer bulabilmek içinde belki de varlığını kabul ettirebilmek için çırpınıyordu yine.. Boş vermişliğin, bıkmış lığın, çocukluk travmalarının, yalnızlığın ve sevgisizliğin içinde yaşayıp gidiyor kendisi.. Adı yok yine.. Ona Genç kadın diyelim, sabah kalkıyor işine gidiyor, kendini cezalandırıyor, sahte gülüşlerin ardında plazaların katları yükseldikçe insanlıktan gittikçe uzaklaşan suretlerinin arasında işini yapıyor.. Her anı izleniyor çünkü insanlar başkaları hakkında konuşmayı seviyor! Çalışma hayatının zorluğunu burada size aktarmayacağım elbette ama karakterimizin işyerinde yaşadıklarıyla sinirlenmemek elde değil.. Günün yorgunluğunu atacağı anda evindeki sessizlikle kedisi Hector’un olmayışını fark ediyor.. Adımları onu Kaybedilenleri Bulma Ofisi’ne yönlendirir. Şansının döneceğini düşündüğüm an da kitap bambaşka bir sonla karşılıyor bizi... En başından sonun kadar Post modern bir okuma keyfi sunan eser, bilinç akışı tekniği kullanılarak yazılmış olmasına rağmen gayet akıcıydı. Hatta normalde sıkılırım ama daha uzun olmasını diledim. Genç bir kadının iç dünyasına konuk olurken günlük hayatımızdan izler taşıyan, bir nefeslik ama sorgulamalarla dolu bir okuma keyfi..
Hiçlik ya da Her Şey
Hiçlik ya da Her ŞeyTuğba Saydam · Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık · 2024152 okunma
74 syf.
5/10 puan verdi
Ölüm kokan öyküler
Beş öyküden oluşan ve hep (?) ölümle sonuçlanan öykü kitabı. İkinci öyküden sonra artık diğerlerinin de ölümle biteceğini anlıyorsunuz. Ay Işığı Sokağı: Kitaba da ismini veren öykü. Yabancı bir ülkeye gelen denizciyi ve meyhanede karşılaştığı eski eşlerin ilginç hikayesini bizlere aktarıyor. Sonunu hiç beğenmedim çünkü kadının yok yere öldürülme
Ay Işığı Sokağı
Ay Işığı SokağıStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202167,9bin okunma
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.