Murakami'nin, bazen tuhaf bir dokunuşla, bazen klasik olarak gerçekçi, ancak her zaman güzel bir netlik ve zarafetle yazılmış yedi kısa hikâyeden oluşuyor bu kitabı. Her hikaye kendi kendini temsil eder, ancak aynı zamanda başka bir yerde devam etme potansiyeline sahiptir. Her hikâye’nin ortak noktası sevilmiş, aldatılmış ve terk edilmiş, sonra da o boğucu hislerle geri kalmış erkekler var. Her şey açığa çıkmaz, her adım yazar tarafından aydınlatılmaz - ama kısa öykünün yüksek sanatını tanımlayan tam da budur. Murakami, her şeyi altın tabağa koymadan nasıl hikaye anlatılacağını biliyor. Kadınların yokluğu teması her hikayede farklı görünse de, ortaya çıkan melankolinin ilk sayfadan son sayfaya kadar ilerler. Hayatımda okuduğum en hüzünlü hikâye “Bağımsız Organ” oldu, çok etkilendim, içim yandı kalbim resmen parçalandı ve hâlâ o hikâyeyi düşünüyorum...
Murakami bu eseriyle kalbimi tamamen fethetti, mutlaka okuyun.