Neden çocukken belki Felsefe Taşı’nı belki de Sırlar Odası’nı okuduğumla bırakmışım, neden gençken bir daha, neden yetişkin olunca bir daha okumamışım? Beğenim, her kitapla katlanarak artıyor. Bayıla bayıla okudum. Çocukluk aşkım (hadi tamam itiraf edeyim, aşklarımdan biri) Cho ile Harry’nin arasında geçenler tatlı tatlı tebessüm etmeme (oooğlum
Efendim hikayemiz bir matruşka gibi içten içe çıkıyor ama en nihayetinde bir ümitsizlik romanıyla karşımıza gelecek ki o romanın aslında o hikayenin ana karakteri Raif Efendi.
Raif Efendi’nin başından geçen garip ve ümitsizlik aşısıyla dolu olan hikayesi başta birkaç argümanla merak uyandırılmaya gayret ediyor. Ama o gayretlerin hiçbiri sonuç
Dostoyevskinin unutulmaz romanı her dönemin kitabı her devrin kitabı yaşayan bir kitap.
Ana karakterimiz Raskolnikov okuduktan sonra unutamayacağınız bir karakter hem o hem onun arkadaşları hem onun ailesi hem onun aşkı gerçekten yaşayan karakterler o yıllarda kalmamışlar hala günümüzdeler ve belki onlardan bir tanesi biziz kimbilir
Raskolnikov
"Güzel yavrum kırk yaşında öldü, kanser yedi bitirdi onu...nereye götürdüysek,ne yaptıysak fayda etmedi ..Gencecik toprağa girdi...pek de güzeldi ...Öteki dünyada her türden insana ihtiyaç var ; hem gençlere ,hem yaşlılara. Hem güzeller'e,hem çirkinlere. ..Hatta küçük çocuklara bile ..Peki onları kim çağırıyor diğer tarafa ????? Yani , orada bu dünyaya dair ne tür hikayeler anlatabilir ki o çocuklar ???
Hiç anlamıyorum bunu ...
Hiç anlamıyorum .. "