Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Lermontov, şer ve şeytânî güçlerle ilgilenen ilk Rus yazardı. Bu konunun temsili yönleri oldukça ilgisini çekerdi. Ayrıca doğaüs­tü meselelerle uğraşmak, o dönem modaydı. Kaderci bir anlayış, bütün hayatına damgasını vurmuştu. Deccal biraz şeytan, biraz melek, bazen insanları ayartan ucuz biri, bazense kendisine tama­men insan olduğunu ispatlamak
Zavallı Lermontov! O kadar acınası, o kadar havalı, o kadar istekli, o kadar sıkılmış, o kadar şanlı, o kadar aptal, o kadar genç ve o kadar yüce bir şair ki.. (...) Çar'ın despotluğunu eleştiren Lermontov, yitip giden hürriyet­lerden bahsediyordu. Nüfuzlu arkadaşları müdahale etmese Si­birya'ya sürgüne gönderilecekti. Bunun yerine cezası hafifletile­rek Güney Ordusu'nda görevlendirildi. İşte genç hussar, kader yolculuğuna böyle çıktı. Kafkasya şairi olacak, Kafkas dağlarında şöhrete kavuşacak ve ölümü orada bulacaktı. Acaba Sibirya'ya gönderilmiş olsaydı, orada da ilham bulabilir miydi? Başka bir yerde de aynı ferasete sahip olabilir miydi?
Reklam
Ahulgo'nun 1839 yılında ikinci kez kuşatılıp düşmesi, Mürit Sa­vaşları'nın dönüm noktası olarak görülebilir. Burada yaşananlar Şamil'in azmini o kadar pekiştirdi ki artık hiçbir şey onu intikam almaktan alıkoyamazdı. Nefret ve intikam duygusuyla bilenen Şamil kıyasıya mücadele edecekti. Mayıs ayında Ahulgo'ya çekilen Şamil,
Kafkasyalılar, tıpkı bir sevgiliye yazar gibi hançerleri için aşk şiir­leri yazar, adeta sevgiliyle buluşmaya gider gibi savaşa giderlerdi. Dünyanın en güzel insanları olduğu söylenen bu esmer halk için savaşmak hayatın ta kendisiydi. Hançerleriyle yaşar ve yine han­çerleriyle ölürlerdi. Cenk etmek onlar için nefes almak gibiydi. Amentüleri
Avrupa'nın ve özellikle İngiltere'nin Rusya'ya nasıl endişeyle yaklaştığını anlamak için, 18. ve 19. yüzyıllarda yaşanan Slav sömürge yayılmacılığıyla ilgili bir noktayı hatırlamak gerekir.Hiç durmadan sınırlarını genişleten Korkunç İvan ve Deli Petro, Anadolu' dan toprak ve liman almanın stratejik öneminin farkın­daydı. Ancak
Avrupa'nın ve özellikle İngiltere'nin Rusya'ya nasıl endişeyle yaklaştığını anlamak için, 18. ve 19. yüzyıllarda yaşanan Slav sömürge yayılmacılığıyla ilgili bir noktayı hatırlamak gerekir. Hiç durmadan sınırlarını genişleten Korkunç İvan ve Deli Petro, Anadolu'dan toprak ve liman almanın stratejik öneminin farkın­daydı. Ancak
Reklam
Türk Destanının Tasnifi
– I – Millî destanlar, tarihi vak’aları tasvirden ziyade milletin yüksek millî duygularını in’ikâs ettiren, tamamıyla ve yahut az çok tarihe müstenit bir ideal âlemi gösteren halk edebiyatı eserlerinden ibarettir. Millî destanlar (épopée) meselesini ciddi surette tetkik edenler Fransız (Roland), Alman (Nibelungen Lied), Rus ve Hintlilerin
Bir ara açtığım ama kullanmadığım blog sayfamdan
Çoğunu okumadım sağdan soldan derledim: Aşkın Şehidi - Ahmet TURGUT (Bozkırın Sırrı Türk Peygamber romanını öneririm) Aşkın Elçisi - Ahmet TURGUT Aşkın Secdesi - Ahmet TURGUT
Kafkas Dağlarında İmam Şamil'i mağlup edemeyen Rus Çarı Birinci Nikola, General Klug Von Klugenav'ı anlaşmak üzre Şeyh'e gönderir. Teklif şudur, Şeyh, Çar'a dost kalacak buna mukabil, bütün çarlık hazineleri ve Kafkasya'nın eşsiz servet kaynakları Şamil'in ayakları altına serilip başına krallık tacı giydirilecektir. Teklifi duyan İmam, şöyle gürledi: "General! O Nikola'ya git ve de ki: Senin yerinde eğer şu anda kendisi karşımda bulunmuş olsa ve bu sefil teklifleri bana bizzat yapmak cesaretinde bulunsaydı, ona ilk ve son cevabımı, şu kırbacım verirdi. Söyle ona! Başında bulunduğum bu kahramanlar sürüsünün kalblerinde kökleşen bu eşsiz zafer imanı kökünden kazınmadıkça ve en genç muhariplerimden en ihtiyar naiplerime kadar tek kurşunları ve tek kolları kalıncaya kadar bu mübarek vatanı son dağına, son köyüne ve en son kaya parçasına kadar karış karış müdafaa etmekten beni hiç bir kuvvet menedemiyecektir. Bu uğurda bütün evlât ve ayalimi kılıçtan geçirseniz, son zürriyetimi kurutsanız, en son müridimi yok etseniz tek başıma ve son nefesime kadar yine dövüşeceğim. Son cevabım budur General: Ben Nikola'yı tanımıyorum!.."
Cihad
Şeyh İmam Şamil, Karadeniz’in hırçın sularını aşarak İstanbul’a ulaşır. Devlet Erkanı törenle karşılar. Hoş geldiniz,Sefa geldiniz diyerek elini uzatan devlet yetkilisinin elini tutmaz. Şeyh Şamil:”Eğer bu eli Kafkas dağlarında bana uzatsaydınız, bu gün Rusya diye bir devlet kalmayacaktı.” diye cevap veriyor.Tarih hep tekerrür ediyor. Çünkü ibret alan yok. Sevgili Peygamberimiz(sav):” Mümin bir delikten iki kere ısırılmaz.”diye buyurmuştur.
Reklam
(Y) EZİDİ …!
İNANÇLARI VE TARİHLERİ: Özet Ezidiler Kürttür ve anavatanları ile politik ve sosyal anlamda aynı kaderi paylaşmaktadır. Etnik veya dil yönünden değil, inanç kimliği üzerinden tanımlanan küçük bir Kürt topluluğudur. Türkiye, Suriye, Irak ve eski Soyyetler Birliği’ne dağılmış olan bu topluluk, genellikle çiftçilik ile hayvancılıkla uğraşır. Kürt
Profil resmimi merak edenler için
. Korkunç bir tip değil mi? Oysa kalbi güzel ve kavidir.Kafkas dağlarında adı efsane gibi dolaşan bu yiğidin adı : Benoa Baysangur'dur. Şeyh Şamil tutsak düştükten sonra mücadelesini devam ettiren korkunç mücahid ondan başkası değildir. Öyle ki girdiği çarpışmalarda bir gözünü,bir kolunu ve bir ayağını kaybetmiştir. Buna rağmen cihada devam ettiği için Çeçen savaşçılar kendisine "Taştan Adam" lakabını takmıştır. En son 1861 yılı başında rusların dokuz taburla saldırıya geçtiğini duyan Baysangur, eli ayağı kolu olmadığı için kendini atının eğerine bağlatarak 1500 mücahidle işgalci rusların üstüne atılmıştır. Onu tutsak eden Tümgeneral pavel kempert, bu cengaveri görünce şaşkına dönmüş ve Kafkas Müslümanlarının tekrar kıyama kalkmasından endişe ederek idam ettirmiştir. Korkusuz ruhu şad, mekânı şehidler serdarı Hz. Hamza otağı olsun🌹
Ozan Bodur
Ozan Bodur
23 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.